Kişisel Yazılarım if(window.location.href == 'https://kisiselyazilarimkaan.blogspot.com' || window.location.href == 'https://kisiselyazilarim.blogspot.com' ) { window.location="https://kisiselyazilarimkaan.blogspot.com"; } Kişisel Yazılarım : Türk - Japon Dostluğu

11 Şubat 2022 Cuma

Türk - Japon Dostluğu


Bugünkü yazımda yoğun bir sempati duyduğum bir uzakdoğu ülkesi olan Japonya'dan ve Türk-Japon dostluğundan bahsetmek istiyorum. Japonya'yı sevmemin birçok nedeni var ve bu yazımda da biraz bu nedenlerden bahsetmek istiyorum. Şu anda Türkiye ve Japonya arasında iyi bir dostluk var. Ne zaman Japonlarla konuştuğumda, Türk olduğumu söylesem, çok mutlu olup benimle arkadaş olmak istiyorlar. Gelin, bu yazımda Japonya'yı biraz daha yakından tanıyalım. 


Japonya, Doğu Asya'da bulunan bir ada ülkesidir. Japonya, Japon Denizi'nden Çin, Kuzey Kore, Güney Kore ve Rusya'nın doğusuna, Doğu Çin Denizi ve Tayvan'a kadar uzanır. Başkenti Tokyo olan Japonya'nın nüfusu 128 milyondur. Japonya, çalışkan ve zeki insanlarıyla ünlüdür. Belki de, Japonya'yı bu kadar sevme sebebim de budur. Japonlar, son derece çalışkan ve zekidir. Günde 18 saat çalıştıkları bilinmektedir. Japonya, gerek kültürü ve gerekse insanların yaşam tarzları sayesinde hep en sevdiğim ülkelerden biri olmuştur. 

Japonya'daki insanlar yoğun ve sıkı bir eğitimden geçiyorlar. Eğitim hayatlarında hiç dinlenmiyorlar. Ben, Japonların haftasonları bile okula gittiğini, yaz tatillerinin sadece iki hafta olduğunu ve bu iki haftalık süreçte kurslara gittiklerini işitmiştim. Japonların bu kadar ileri seviyede bir teknolojiye ve refaha sahip olmalarının nedeni de, tabii ki de bu. Japonlar, "dinlenmek nedir" bilmezler, dinlenmeyi de çok sevmezler. Bir ara hafta sonu tatillerini iki güne çıkarmayı planlıyorlardı, ancak Japonlar buna karşı çıkmış ve tatilin sadece Pazar günü olmasını istemişlerdi. Diğer yandan Japonya, dünyanın en gelişmiş teknolojilerine sahip ülkelerinden biridir. Örneğin, Japonya'da sürekli şiddetli depremler oluyor. Bu depremler Türkiye'de meydana gelse, Türkiye'yi haritadan silebilecek cinsten... Bu depremlerin şiddeti 8-9 arasında değişiyor.  Ancak Japonlar, depremle yaşamayı öğrenmişler ve teknolojilerini bu alanda geliştirerek depreme dayanıklı sağlam gökdelenler inşa etmişler. Öyle ki, bir deprem olduğunda, insanlar depreme hiç aldırış etmeden günlük yaşamlarına devam ediyorlar. 

Japonlar, depremle yaşamayı öğrenmişler ve teknolojilerini geliştirerek sağlam binalar yapmışlar. Bu nedenle, şiddetli bir depremi bile aldırış etmeden, günlük yaşamlarına devam ediyorlar. Japonlar, çalışma ve öğrenmenin tüm imkansızlıkları aşabileceğini biliyorlar ve bu konuda diğer ülkelere de örnek oluyorlar. Bence biz de, depremle yaşama konusunda Japonları örnek almalıyız, biz de Japonlar gibi sağlam binalar inşa etmeli ve depremden en az hasarla atlatılabilmenin yollarını araştırmalıyız. Bu sayede, depremi en az hasarla atlatabiliriz. Japonlar hakkında biraz bilgi vermek istersem, şöyle söyleyebilirim; "Japonlar; akıllı, zeki ve son derece saygılı insanlardır. Aynı zamanda son derece misafirperver ve yardımsever insanlardır. Ancak, biz Türklere nazaran son derece utangaç ve çekingen insanlardır. Ancak, Japonlarla arkadaş olduğunuzda, size son derece samimi davranırlar." Japonlar çok utangaç ve çekingen olmasına rağmen, Türkleri ve Türkiye'yi çok seviyorlar. Ben ne zaman bir Japonla tanışsam, Türk olduğumu söylediğimde bana farklı davranıyor ve hiçbir şekilde utangaç ve çekingen davranmıyor. Biraz da Türk-Japon dostluğuna değinmek istiyorum. 

Türk-Japon dostluğu, II. Abdulhamid Han zamanında, Japonya'ya yardım için gönderilen Ertuğrul Fıkrateyni zamanına kadar dayanır. Japonya'ya yardım için gönderilen Ertuğrul Fırkateyni, yıllarca süren Türk-Japon dostluğunun başlangıcı olur. Aradan yıllar geçse de, Japonlar bunu asla unutmuyor ve hatta bazı Japonlar, Türkiye'yi kardeş ülke olarak görüyor. Bu dostluk, evliliklere de neden oluyor. Günümüzde birçok Türk ve Japon birbirileriyle evlenmektedir. Türk-Japon kültürü biraz farklılık gösterse de, çoğu zaman bir benzerlik gösterdiği oluyor. Bu yüzden de Türk-Japon kültürüne uyum sağlamak da, pek zor olmuyor.  

Türk-Japon dostluğu, günümüzde büyümeye ve gelişmeye devam ediyor. 17 Ağustos 1999 depreminde, bize en çok yardım eden ülkelerden biri olmuştu. Günümüzde gelişen bilgi ve iletişim teknolojileri sayesinde, birbirimiz hakkında daha fazla bilgiye sahip olabiliyoruz. Japonlar, sürekli Türkiye hakkında araştırmalar yapıp, bizi daha iyi tanımak istiyorlar. Aynı şekilde, bizler de Japonya'yı daha iyi tanımak istiyoruz. Umarım bu dostluk sonsuza kadar devam eder. Bana göre biz Türkler, Japonların çalışkanlığını ve zekasını örnek almalı ve böyle davranmalıyız. Japonlardan öğrenecek daha çok şeyimiz var... 



Bu yazıyı beğendiyseniz +1 butonuna basmayı ve blogumu takip etmeyi unutmayınız. Ayrıca bana destek olmak için blog sayfamda bulunan Google reklamlarına da tıklayabilirsiniz. Teşekkürler!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder