if(window.location.href == 'https://kisiselyazilarimkaan.blogspot.com' || window.location.href == 'https://kisiselyazilarim.blogspot.com' ) { window.location="https://kisiselyazilarimkaan.blogspot.com"; } Kişisel Yazılarım : tarlabaşı hakkında
tarlabaşı hakkında etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
tarlabaşı hakkında etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

6 Şubat 2022 Pazar

Beyoğlu'nun Üvey Evladı, Tarlabaşı


Tarlabaşı, İstanbul'un en meşhur ilçelerinden biri olan Beyoğlu'nun bir semtidir. Geçmişte şaşaalı dönemler yaşamış, aydın ve kültürlü insanların yaşadığı bir yer olmuştu. Ancak, çeşitli nedenlerle Tarlabaşı'nda zamanla fakirleşme başlamış ve bu nedenle insanlar, para bulmak için değişik yollara başvurmakta. Kimi suça karışıp adliye koridorlarıyla tanışıyor, kimi de çeşitli yollarla geçimini sağlıyor. Tarlabaşı hakkında şöyle bir gerçek var ki, o da Tarlabaşı'nın Beyoğlu'nun üvey evladı olduğu. Tarlabaşı, İstanbul'un en eski ve tarihi semtlerinden biridir. Belki de Tarlabaşı, İstanbul'un tarihinin başladığı bir yerdir. Her köşesinde farklı bir tarihin saklı olduğu Tarlabaşı, artık son derece harap ve yitik bir halde. Her köşe başında tinercilere, kapkaççılara rastlamanın mümkün olduğu bu semtte gece gezmek son derece tehlikeli. Eğer Tarlabaşı'na gitmek istiyorsanız, gündüz gitmenizi öneririm. Osmanlı döneminde, İstanbul'un en aydın ve gözde yerlerinden biri olan Tarlabaşı, Cumhuriyetin ilan edilmesinden sonra, bakanlıkların Ankara'ya taşınması sonucu, giderek fakirleşmeye başladı. Günümüzde Tarlabaşı, maddi durumu iyi olmayan insanların tercih ettiği mekanlardan birisi ki, güçleri ancak burada yaşamaya yetiyor. Tarlabaşı'nın son hali, insanın içini sızlatmaya yetiyor da artıyor bile...  Tarlabaşı'nın son hali, hayalet bir şehri andırıyor. Tarlabaşı'nın zamanla fakirleşmeye başlamasıyla, insanlar evlerini terk etmişler ve bu evler öylece sessiz sedasız duruyor. Maalesef ki, İstanbul'un her tarafı tarih kokan ve önceleri İstanbul'un en saygın semtlerinden biri olan Tarlabaşı, artık yok olma sürecine girmiş görünüyor. Tarlabaşı'nın bu hale gelmesindeki en büyük sebep, yine biziz maalesef. Çünkü, burada yaşayan insanlar para kazanabilmek için suç işliyor, cinsiyet değiştiriyor veya fuhuşa başvuruyor. Eğer bu insanlara düzgün yaşayabilmeleri için bir imkân tanınsaydı, belki de Tarlabaşı, şimdi çok başka bir yer olacaktı. Orada yaşayan insanlara cinsiyetlerini değiştirdikleri için kızıyoruz ama bunu neden yaptıklarını sormuyoruz! Biz Türk milleti olarak, maalesef insanları yargılamayı ve dışlamayı çok seviyoruz. Belki de o cinsiyetlerini değiştiren insanlar, bizden daha iyi insanlardır. Belki de gerçekten mecbur kaldıkları için bu işi yapmışlardır... Bilmiyoruz ve bilmeden yargılamayı da çok seviyoruz... Bu insanlara baktığımızda çoğumuzun verdiği tepki ya aşağılamak, ya da dalga geçmek oluyor. 
Belki de bu insanlara biz gerekli yardımı yapabilseydik, bu insanları aşağılamak ve dışlamak yerine, onları nasıl bu hayattan kurtarabileceğimizin çarelerini arayabilseydik, bu durumla hiç karşılaşmayacaktık! Allah, kimseyi çaresiz bırakmasın! Onun içindir ki, sizden ricam; lütfen insanlara mânâ bulmaktan ve insanları eleştirmekten vazgeçiniz, bu size bir şey kazandırmaz. İnsanları anlamaya çalışarak, belki onlara yardım edemesek bile, başkalarının onlara yardım etmelerini sağlayabiliriz. Unutulmayan bir şey var ki, bir insanla alay ettiğimizde ve mana bulduğumuzda biz de aynı şeyi yaşayabiliriz. Onun için, lütfen böyle insanları anlamaya çalışın ve asla mana bulup eleştirmeyin. KİMSENİN NELER YAŞADIĞINI BİLEMEZSİNİZ!!! 

Yükleniyor: 1149314/1149314 bayt yüklendi.
Şu son dönemlerde, Tarlabaşı'ndaki binaların yıkıl-ması gündemde. Bu sayede Tarlabaşı'nın yenilen-mesi ve daha iyi bir görünüme kavuşturulması planlanıyor. Peki, Tarlabaşı'ndaki binaların yıkılması halinde, orada yaşayan insanlar ne yapacak? Zaten insanların paraları ancak böyle yerlerde yaşamaya yetiyor, ya insanları buradan da kovarlarsa, bu insanlar ne yapacak? Gerçekten zor bir durum. Ancak, önceleri İstanbul'un en saygın semtlerinden biri olan Tarlabaşı, artık nefes alamaz halde! Terk edilen binalar ve binlerce eski bina... Artık Tarlabaşı, daha önce de dediğim gibi bir hayalet şehri andırıyor. Belki de Tarlabaşı'ndaki binalar yıkılmak yerine, yeniden restore edilebilir. Böylece, hem oradaki insanların yaşaması hem de tarihin zarar görmemesi sağlanabilir. Çünkü, siz Tarlabaşı'ndaki binaları yıkarak sadece binaları değil, bir tarihi de yıkmış olacaksınız! Bu Tarlabaşı'ndaki binaların en az 200 yıllık bir geçmişi var. Bu binalar kim bilir nelere şahitlik etmiştir... Ancak, siz Tarlabaşı'nı güzelleştireceğim diye o binaları yıkarsanız, tarihi dokuya ciddi bir darbe vurursunuz! Böyle yapmak yerine, o binaları yeniden restore edebilirsiniz. Tarlabaşı'nı yeniden düzenleyerek, eski saygınlığına kavuşturabilirsiniz. 

İnsanlar, çoğu zaman Tarlabaşı'nın en yüksek suç oranına sahip semt olarak tanımlarlar. Aslında, buradaki insanlara eğitim verilerek topluma kazandırabiliriz. Zaten, suçun altında yatan temel şey eğitimsizliktir. Eminim ki, buradaki insanlar bu suçu bilerek ve isteyerek yapmıyorlardır. Az önce de dedim ya, KİMSENİN NELER YAŞADIĞINI BİLEMEZSİNİZ! Belki de bu insanları topluma kazandırabilir ve böylece suçla mücadeleyi en iyi şekilde yürütebiliriz. Bu durum, Tarlabaşı'nın eski şaşaalı günlerine dönmesine yardımcı olabilir. Bakın, Tarlabaşı İstanbul'un herhangi bir semti değil. Tarlabaşı, önceden İstanbul'un en tarihi semtlerinden birisi ve bu sebeple buranın bir an önce eski şaşaalı günlerine kavuşması gerek! Umarım bu yazdıklarımı yetkililer de okur ve bu insanlara yardım etmek için gereken adımları atarlar. Sonuçta hepimiz insanız ve birbirimize her zaman yardım etmeliyiz. 














Bu yazıyı beğendiyseniz +1 butonuna basmayı ve blogumu takip etmeyi unutmayınız. Ayrıca bana destek olmak için blog sayfamda bulunan Google reklamlarına da tıklayabilirsiniz. Teşekkürler!

23 Kasım 2016 Çarşamba

Tarlabaşı Hakkında

Beyoğlu/Tarlabaşı'ndan bir görüntü.
Tarlabaşı Hakkında
   Tarlabaşı, İstanbul'un Beyoğlu ilçesine bağlı bir semttir. Burası önceden saygın insanların yaşadığı, refah düzeyinin yüksek olduğu bir semtti. Ancak cumhuriyetin ilanından sonra resmi kurumların Ankara'ya taşınmasıyla, Tarlabaşı'nda fakirleşme başladı. Bu fakirleşme zamanla insanların suça itilmesine veya bedenlerini satarak para kazanmalarına kadar devam etti. Tarlabaşı semtinin son hali, yürek burkan cinsten. 
   Tarlabaşı, bir zamanlar adı anıldığı zaman saygın ve kültürlü insanlar akla gelirdi. Şimdi ise torbacılar, uyuşturucu satan ve kullananlar, travestiler ve hayat kadınları ile anılmakta. Bunun suçlusunu aramak yerine, buradaki insanlara acilen yardım etmemiz gerekiyor. 
Beyoğlu/Tarlabaşı semtinin harabe görüntüleri.
    Sağ tarafta gördüğünüz resim, Tarlabaşı'nın harabe haline gelen bir sokağını gösteriyor. İnsanlar, fakirlikten midir bilinmez burayı terk etmeye başladılar. Sonuç olarak da, bu terk edilen binalar çürümeye ve hatta yok olmanın eşiğine gelmiş durumda. Buradaki binaların en az 300 senelik bir tarihi değeri var. Bu binaların yerle bir olmak üzere olması, tarihe yapılan büyük bir saygısızlık. 
   Bir insanın uzun süre masum ve mazlum kalması imkansızdır. Tarlabaşı'nda yaşanan aşırı fakirlik sebebiyle, insanlar suça yönelmektedirler. Bu insanların çoğu ya hırsızlıktan, ya gasp ten, ya da uyuşturucu kullanmak veya satmaktan adliye koridorlarıyla karşı karşıya geliyor. Ve halen günümüzde maalesef, bu insanlara yardım edilebilmiş değil. 
Beyoğlu/Tarlabaşı semtinde bir çatışma anı.
  Tarlabaşı önceleri aydın insanlarıyla, eşsiz tarihi ile anılırken, şimdi maalesef çatışmalarla ve olaylarla anılıyor. Kime sorsam, herkes; "Burası bir an önce yıkılmalı! Burada uyuşturucu kullananların, hırsızların ardı arkası kesilmiyor." Peki bu kişilere soruyoruz: "Buranın yıkılması, bu suçların işlenmesine engel olacak mı?" Bir suçu yok etmek istemenin yolu suçluyu değil, suçludan suça iten nedenleri yok etmektir. Bir insan suç işliyorsa semt, şehir, kasaba fark etmiyor! 
    Biz maalesef insan olarak, birçok değerlerimizi kaybettik; yardımseverlik, cömertlik ve hoşgörü gibi. Bu üç unsur, toplumdaki refah için büyük önem taşımaktadır. Bu yazıyı yazmamın sebebi, buradaki insanlara yardım edilmesi ve bunun hemen yapılması gerektiğini vurgulamaktır. Biz kendi vatandaşımıza sahip çıkmadıktan sonra, nasıl toplumsal refaha kavuşabiliriz? Bunu yapabilmemiz için de, birbirimize kenetlenmeli, zorluklara birlikte kanat germeli ve zor durumda olanlara yardım etmeliyiz. Benim bu yazıdaki amacım pirim değil, yardım talebidir. Benim maddi durumum yeterli olmadığı için, bu yazıyı okuyan ve bu insanlara yardımcı olabilecek maddi durumu olan insanlardan yardım istiyorum. Bu insanlar adına, milletimiz adına, ülkemiz adına! 

İlgi ve alakanız için teşekkür ederim. 
Kaan Akalın