if(window.location.href == 'https://kisiselyazilarimkaan.blogspot.com' || window.location.href == 'https://kisiselyazilarim.blogspot.com' ) { window.location="https://kisiselyazilarimkaan.blogspot.com"; } Kişisel Yazılarım : 17 ağustos
17 ağustos etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
17 ağustos etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

27 Şubat 2022 Pazar

17 Ağustos Depreminde Yaşadıklarım

17 Ağustos Depreminde Yaşadıklarım

Herkese yeniden merhaba! Bugünkü yazımda sizlere 17 Ağustos depreminde yaşadığım anı ve olaylardan bahsetmek istiyorum. Çünkü, depremi unutmamak ve unutturmamak lazımdır ki, deprem hakkında bilinçlenebilelim ve yeterli tedbirleri alabilelim. 

 


Gökyüzünde ve Yıldızlarda Bir Tuhaflık ve Uğultu

Biz o zaman Beylikdüzü'nde İhlas Marmara Evleri'nde oturuyorduk. O zaman ben daha 6-7 yaşındaydım ancak, depremi ve depremde yaşadıklarımızı çok iyi hatırlıyorum.

Deprem yaşanmadan önceki gece, annem, babam ve ben, İzmir'de anneannemin yazlığına gitmeyi planlıyorduk. Hatırladığım şey, aşırı bir sıcaklık vardı. Yani, hava her zamankinden daha fazla sıcaktı. Gece gökyüzünde bir tuhaflık vardı. Yıldızlar o kadar parlak ve yakındı ki, dokunsan elinle tutabilirsin! Daha sonra tuhaf bir uğultu duyduk, ancak havada en ufak bir esinti bile yoktu. Biz bu uğultunun nedenini merak ederken, saat 01:30 gibi uyuduk. 

Korkunç Bir Sarsıntıyla Uyandık

O gece ben garip bir rüya görüyordum. Rüyamda bir lağımdaydım ve lağımdan büyük bir görüntü geliyordu. O gün ben annem ve babamın yanında yatmıştım. Saat 03:02 sıralarında korkunç bir sarsıntıyla uyandık. Bu öyle bir sarsıntıydı ki, o zamana kadar hiç böyle bir şeyle karşılaşmamıştım. O gece, benim "deprem" gerçeğiyle tanışmama vesile oldu. Deprem en fazla 40 saniye sürdü sanırım, tam hatırlamıyorum ama, çok kötü sallanmıştık. Apar topar aşağıya indik ve geceyi arabada geçirdik. Babam radyodan haberleri açmış ve depremle ilgili gelişmeleri takip ediyordu. O gün, hayatımın en uzun gecesiydi! Bu geceyle birlikte, depremin nasıl bir şey olduğunu acı bir şekilde öğrenmiştim! Sabah 06:00 sıralarında, havanın aydınlanmasıyla beraber yola çıktık. 

Avcılar Tam Anlamıyla Dümdüz Olmuştu!...

İhlas Marmara Evleri, depreme son derece dayanıklıydı. Deprem sonrasında bırakın yıkılmayı, en ufak çatlak bile yoktu. Ancak maalesef, diğer insanlar bizim kadar şanslı değildi. Sabah saat 06:00 sularında, arabayla yola çıktık. Avcılar'a vardığımızda, karşılaştığımız manzara, tam da solda paylaştığım fotoğraftaki gibiydi! Avcılar, kelimenin tam anlamıyla yerlebir olmuştu! O zamana kadar evlerin yıkılınca ne hale geldiğini, Avcılar'da gördüğüm o manzarada öğrenmiş oldum! Avcılar, İstanbul'un deprem açısından en riskli ilçelerinden biridir. Zaten, 17 Ağustos'da en çok can kaybı Avcılar'da olmuştu. Avcılar, dolma toprak ve denize de çok yakın. Zaten, deprem açısından riskli olan yerler, genelde denize yakın olan bölgeler. Küçükçekmece'de bir sürü ev sular altında kalmıştı. Ama bu manzara, göreceklerimizin daha başlangıcıydı... 

Yalova Tamamen Yıkılmıştı! 

Anneannemlerin yazlığı İzmir'deydi, bu yüzden İzmir'e gidebilmek için, Yalova'dan geçmemiz gerekiyordu. Avcılar'da gördüklerimiz, Yalova'da göreceklerimizin yanında hiçbir şeydi! Yalova'da gördüklerimizi hiç unutamıyorum! Etrafta yayılan ölü kokuları, her taraf enkaz içinde, bağıranlar, çığlık atanlar... Yalova'da gördüklerimiz, 17 Ağustos'da yaşadığımız depremin nasıl büyük bir felaket yarattığını anlamaya yetiyor da artıyordu bile... Bazı insanlar, depremden 14 gün geçmesine rağmen, halen daha enkâz altında ve kurtarılmayı bekliyordu. Depremde bu yaşananlar, kolay kolay unutulamayacak cinsten!... Nasıl unutabilirsiniz ki? Allah'ıma şükür, evimiz sağlam olduğu için yıkılmadı ama diğer insanların yerine kendinizi koyunca, yaşanan şeyin nasıl bir psikolojiye sebep olduğunu anlayabilirsiniz. Yalova'da binaların yüzde 60'ı kitap gibi çökmüş, insanlar enkâz altında kurtarılmayı bekliyor, kimisi de hayatını kaybetmişti. O enkaz altından yayılan ölü kokularını hiç unutamıyorum... 

Tüpraş'daki Yangın

O gün hatırladığım diğer bir olay da, Tüpraş'da çıkan yangındı. Haberlerde sık sık, deprem sonrasında Tüpraş'da çıkan yangından söz ediliyordu. Nihayet, oraya gidip yangını yakından görmek nasip oldu. Tüpraş, alevlere teslim olmuş ve cayır cayır yanıyordu! Gerçekten 17 Ağustos, yaşadığım en uzun gece ve günlerden biriydi! 

Sonuç olarak! 

Depremi 17 Ağustos'da yaşadım ve nasıl bir şey olduğunu, nelere sebep olduğunu çok iyi öğrendim. Deprem bu ülkemizin bir gerçeği, yapacak bir şey yok! Kendimi o enkaz altında kalan, sevdiklerini kaybeden, evsiz kalan insanların yerine koyduğumda, bunun nasıl bir psikoloji olduğunu daha iyi anlıyorum! Ama, İhlas Marmara Evleri'ni depreme dayanıklı olarak inşa eden rahmetli Enver Ören abimize çok teşekkür ediyorum. O binalar, depremden sonra bırakın yıkılmayı çatlak bile oluşmamıştı. Sadece İhlas Marmara Evleri değil, diğer binaların da depreme dayanıklı yapılması gerekiyor! İnsanları deprem değil, yapılan çürük binalar öldürüyor... 





Bu yazıyı beğendiyseniz, Kişisel Yazılarım blogumu takip ederek, yeni gönderilerden anında haberdar olabilirsiniz. Ayrıca Kişisel Yazılarım'daki gönderileri sosyal ağlarınızda paylaşarak, daha fazla insanın okumasına yardımcı olabilirsiniz. Kişisel Yazılarım bloguma gösterdiğiniz ilgiden dolayı teşekkür eder, Kişisel Yazılarım blogumda keyifli vakit geçirmenizi dilerim.

12 Mart 2018 Pazartesi

Büyük İstanbul Depremi Hakkında

Büyük İstanbul Depremi Hakkında

Beklenen İstanbul depremi hakkında yazacağım bu yazı, yediden yetmişe herkesi ilgilendiriyor. Bu nedenle bu yazacağım yazıyı herkesin bilgilenmesi için, mümkün olduğunca paylaşmaya gayret edelim.

Herkesin bildiği üzere, 17 Ağustos 1999'da yaşanan Marmara Depremi, yüz binlerce insanın ölmesine ve yaralanmasına yol açmıştı. Aradan 19 yıl geçmesine rağmen, 17 Ağustos depremi halen daha tazeliğini korumakta. 17 Ağustos daha hafızalarda tazeliğini korurken uzmanlar, Büyük İstanbul Depre-mi hakkında uyarılarda bulunmaya başladılar. Senelerdir yapılan uyarılar ve bir türlü gerçekleşmeyen bu deprem, artık kabak tadı vermeye başladı. Ama, bilimadamları bu depremin önümüzdeki 20 yıl içerisinde her an olabileceğinin uyarılarını yapmaktalar. Bilimadamlarına göre, 17 Ağustos 1999'da yaşanan depremle, segment İstanbul'a kaymış ve mutlaka bunun büyük bir deprem meydana getireceğinin uyarılarını yapıyorlar.

Türkiye Deprem Haritası
Şu bir gerçektir ki, ülkemizde Kuzeydoğu Anadolu ve Batı Anadolu fay hatları yer almakta ve halen faal halindedir. İstanbul üzerinden geçen fay hattı, son enerjisini 17 Ağustos 1999'da boşaltmıştı. Ama ne var ki, aradan 18-19 sene geçmiş ve fay birikmeye devam etmekte. Depremin olması halinde minimum 7.1 şiddetinde olacağını ve 1999 depreminden daha dehşetli olduğunu belirten uzmanlar, depremin merkez üssünün İstanbul olacağını söylemekteler. Söz konusu konu İstanbul olunca ki, 20 milyon nüfuslu bir mega kentten söz ediyoruz, yaşanacak felaketin boyutlarını düşünmek bile insanı tedirgin etmeye yetiyor. Bugünlerde haberleri izlediyseniz, Büyük İstanbul Depremi'nin artık yaklaştığını ve her an olabileceğini söylemekteler. 

İstanbul, çarpık kentleşmenin yoğun olduğu bir şehir. Bu nedenle Büyük İstanbul Depremi meydana geldiğinde, ölümler ister istemez en az 200.000 kişiyi bulacaktır. Çünkü çarpık kentleşme, depremden kaçmayı da zorlaştırıyor. Her tarafın binalarla çevrelendiği bir yerde, depremden nasıl kaçabilirsiniz ki? Kesin olarak bildiğim tek şey, Büyük İstanbul Depremi mutlaka meydana gelecektir. Allah korusun şiddeti en az 7.1 şiddetinde olacaktır. İstanbul'da bu depremin olması ve yıkımın fazla olması durumunda, tüm Türkiye bundan etkilenecektir. Çünkü İstanbul ülkemizin ekonomi, sanayi ve eğitim bakımından en önemli şehri. Allah korusun İstanbul'da yaşanacak bu deprem, İstanbul'u yok olmanın eşiğine getirebilir. Çünkü 17 Ağustos depreminden 18-19 yıl geçmesine rağmen, halen daha deprem için alınmış önlemler söz konusu değil.
İstanbul'da çarpık kentleşmenin fazla olmasının yanında, depreme dayanıksız binaların fazla olması, felaketin boyutlarını daha da artıracaktır. Çünkü, insanları depremler değil, binalar öldürüyor. Aradan geçen 18 yıla rağmen, maalesef depremden ders alabilmiş değiliz. Halen daha daha ucuza mal edip, daha pahalıya satmak için depreme dayanıksız binalar yapılmaya devam ediyor. Gecekonduların da yoğun olduğu İstanbul, deprem için hiç de güvenli bir yer değil. Deprem bu ülkenin kaçamayacağı bir gerçek çünkü deprem kuşağının üstünde yaşıyoruz. Depremin olacağı kesin ama depremle yaşamayı ne kadar öğrendik? Orası kesin değil! 

Büyük İstanbul Depremi meydana geldiğinde, İstanbul'u bekleyen asıl tehlike boğaz köprülerinin yıkılması olacaktır. İşte bu köprüler yıkılırsa, İstanbul'da hayat tamamen duracaktır. Yani asıl tehlike deprem anında değil, depremden sonra olacaktır.

Bu yazımı beğendiyseniz +1 tuşuna basmayı ve daha fazla yazımdan anında haberdar olmak için, blogumu takip etmeyi unutmayın. Bana destek olmak için Google reklamlarına da tıklarsanız çok sevinirim.

Kaan Akalın