Bu yazımda aslında hepimizin bildiği ancak gözardı ettiği bir durumdan bahsetmek istiyorum ki, bahsetmek istediğim şey, küresel ısınma ve iklim değişikliği hakkında. Günümüzde giderek artan doğal felaketlerin ardında şüphesiz ki "küresel ısınma" yatmaktadır. Küresel ısınma olarak tabir edilen olay, çeşitli zehirli gazların atmosfere salınması sonucu, atmosferin ısınması olarak tanımlanıyor. Sonuç olarak bu durum iklim değişikliğine ve birçok doğal felakete neden oluyor. Küresel ısınma, aslında biz insanların neden olduğu bir durum. Özellikle kimyasal madde üreten fabrikalar, atıklarını baca yoluyla atmosfere salıyor. Her canlıda olduğu gibi, bu zehirli atıklar atmosferimizi ve dünyamızı da zehirliyor. Aslında küresel ısınma sorunu ne kadar arttıkça, dünyamızın sonu o kadar da yaklaşıyor. Örneğin, kutuplardaki buzullar 21. yüzyılın başlarında kayda değer bir erime kaydetmiştir. Bunun nedeni, küresel olarak dünyanın aşırı ısınmasından kaynaklanıyor. Yani, biz her atmosfere bu zehirli atıkları saldığımızda, dünyamız her gün daha da zehirlenmeye ve yok olmaya başlıyor. Buzulların erimesi demek, deniz seviyesinin aşırı yükselmesi ve bu da denize kıyısı olan tüm ülkelerin sular altında kalacağı demek oluyor. Aslında küresel ısınmayla biz insanlar, kendi sonumuzu kendimiz hazırlıyoruz!
- Zehirli gazların baca yoluyla atmosfere salınması,
- Çevre kirliliği,
- Deniz kirliliği gibi etkenler gösterilebilir.
Özellikle kalabalık nüfusa sahip olan ülke ve şehirlerde küresel ısınma sorunu daha da artıyor. Küresel ısınmanın sonucu olarak da iklim değişikliği ve kuraklık gibi felaketlerle karşı karşıya kalmamız uzak bir ihtimal değil. Başta ülkemiz olmak üzere birçok ülke kuraklık tehtidi ile karşı karşıya... Özellikle ülkemizdeki tatlı su kaynakları ciddi oranda azalmaktadır. Bunun nedeni, küresel ısınma yüzünden ülkemizin yeterli yağış alamamasıdır. Özellikle İstanbul gibi kalabalık bir şehirden bahsediyorsak, ülkemizin su ihtiyacı için her yıl en az 264 gün yağmur yağması gerekiyor. Ancak günümüzde yağışlar geçmişe nazaran bir hayli azalmış durumda. Kar yağışları ya çok az, ya da hiç yağmıyor. Barajlarımızın yeterli doluluğa ulaşabilmesi için kar yağışı son derece önemli. Ancak İstanbul gibi kalabalık şehirlerde küresel ısınmanın oranı daha fazla olduğu için kar ya hiç yağmıyor, ya da çok az yağıyor. Küresel ısınmayla beraber gelen iklim değişikliği nedeniyle ülkemiz kuraklık ve susuzlukla karşı karşıya! Küresel ısınmaya karşı bir önlem almadığımız takdirde, ülkemizin kocaman bir çöle dönüşeceğini söyleyebiliriz! Artık kış mevsimi daha geç gelmeye ve yazlar daha uzun sürmeye başladı. Şimdi, küresel ısınmanın sonuçlarını yeni yeni düşünmeye başladık. Çünkü artık küresel ısınma, doğamızı ve hayatımızı tehdit ediyor. Yere bir çöp attığımızda bile bunun küresel ısınmayı tetiklediğini düşünmemiz gerekiyor. Küresel ısınmayla mücadelenin en iyi yolu, daha temiz ve sağlıkl bir çevreyle mümkündür. Örneğin, fabrikalar kimyasal atıklarını filtre yöntemiyle temizleyip doğaya temiz bir şekilde bırakabilirler. Bu şekilde dünyamız ve doğamız zehirlenmemiş olur. Şimdi bu dediklerimin saçma olduğunu düşünebilirsiniz, ancak hepimiz aynı dünyada yaşıyoruz. Başka bir gezegende yaşama şansımız yok ve daha iyi yaşanabilir bir dünya yaratabilmek için küresel ısınma sorunuyla hep birlikte mücadele etmemiz gerekiyor. Gerek devletler gerekse insanlar bu konuda araştırma yapmalı, insanlar küresel ısınma ve iklim değişikliği konusunda bilinçlendirilmeli ve gerekli somut adımlar atılmalı. Eğer biz bu dünyada yaşıyorsak, küresel ısınmayla mücadele etmek, hepimizin görevi olmalıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder