if(window.location.href == 'https://kisiselyazilarimkaan.blogspot.com' || window.location.href == 'https://kisiselyazilarim.blogspot.com' ) { window.location="https://kisiselyazilarimkaan.blogspot.com"; } Kişisel Yazılarım : istanbul
istanbul etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
istanbul etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

19 Şubat 2022 Cumartesi

İstanbul'da Yaşamak...

İstanbul'da Yaşadığımız İçin Çok Şanslıyız! 

Evet, kimi zaman gerek stresten, gerekse kalabalıktan bunaldığımız İstanbul'da yaşamak istemiyor olabiliriz, ancak İstanbul'da yaşadığımız için ne kadar şanslı olduğumuzu biliyor musunuz? İşte, İstanbul'da yaşadığımız için ne kadar şanslı olduğumuz anlamamıza yardımcı olacak harika bir makaleyi sizler için hazırladık! 

Dünyanın en güzel manzaralarına sahip olan İstanbul!


İstanbul, dünyanın en hassas noktalarından biri olan ve önemli bir stratejik konuma sahip olan İstanbul boğazına ev sahipliği yapmaktadır. İstanbul'un sahip olduğu bu stratejik konum, birçok yabancı ülkenin sahip olmak istediği ancak elinde bulunmayan bir fırsattır! İstanbul, bu nedenle dünyanın en hassas ve önemli şehridir. 

İstanbul'un boğaz manzarası, seyrine doymaz bir görüntü oluşturur ki, göreni aşık eder kendine! İstanbul'a gelen her yabancı ziyaretçi, yaşamak ister bu şehirde! Aslında, İstanbul'da yaşadığımız için ne kadar şanslı olduğumuzu, İstanbul'un eşsiz boğaz manzaralardan anlamamıza yetiyor da, artıyor bile! İnsanlar İstanbul'un eşsiz manzaralarını seyretmek için, dünyanın öbür ucundan Türkiye'ye geliyor, biz ise her gün bu İstanbul'un eşsiz manzarasını seyretme şansına sahibiz! 

 İstanbul'u ziyaret eden her yabancı turiste; "Dünyanın en güzel şehri neresidir?" diye sorduğunuzda, size "İstanbul" olduğunu söyleyeceklerdir! İstanbul, hem manzarasıyla hem de tarihi dokusuyla, dünyanın en güzel ve muhteşem şehridir! Yaşadığımız onca stres ve sıkıntıya rağmen, bence İstanbul'da yaşadığımız için gerçekten çok şanslıyız! 

Ünlü bir filozof, "Dünya bir ülke olsaydı, başkenti İstanbul olurdu" demişti. İstanbul'un insanı kendine aşık eden bir özelliği vardır. İstanbul, kendisini ziyaret eden her yabancıyı kendisine aşık ederek geri gönderir! Ben, 2-3 sene önce Çinli bir arkadaşımla İstanbul'da tanışmıştım. Bu kişi, Türkiye'ye ilk defa geliyordu. Bana söylediği tek şey, İstanbul'da yaşamak istediği olmuştu! Hâttâ, kendisi Koronavirüs salgını bittikten sonra, Türkiye'ye yerleşmeyi planlıyor. Ancak, biz İstanbul'da yaşamaktan bazen bıkıyoruz ve ne kadar şanslı olduğumuzu unutuyoruz! 

Bazen, iş çıkışı eve giderken Haliç'den geçerim. Çünkü, Haliç'in harika manzarası, bana tüm iş stresimi unutturur. İstanbul'un bu manzarasını izlerken, her şeyi unutur ve manzaranın büyüsüne katılırım. Saatlerce manzarayı izlerim ve izledikçe kendimi bulurum. Sanki, tüm sinir ve stresim bir cımbızla tek seferde alınmış ve saf, temiz ve mutlu bir ruh haline dönmüş gibi... İstanbul böyle bir şehirdir, işte. Stresli ve sıkıntılı olduğu kadar, dünyanın en muhteşem, en mükemmel ve en güzel şehridir. Öyle ki, bu şehir insanı başka yerlere götürür. İstanbul, öyle bir şehirdir ki, dünyanın en güzel kızına benzer, öyle ki bakanlar bir daha bakar, baktıkça bu şehre aşık olurlar! Kimi zaman sıkıldığımız, kimi zaman "yeter artık, bıktım bu şehirden" dediğimiz İstanbul'un aslında ne kadar güzel bir şehir olduğunu anlıyorsunuz, İstanbul'un bu müthiş Haliç manzarasına baktığınızda... Kimi zaman Boğaz, kimi zaman Haliç manzaraları. Tek ortak yanı, verdiği aşk ve sevda duyguları... İstanbul'dan ayrı kaldığımda, bu şehri çok özlüyorum, beni sıkan, daraltan ve hatta bunaltan bu şehri... Bu sırf benlik bir durum değil, herkes için geçerli aslında. Bunu ispatlamak istiyorsanız, İstanbul'a ziyarete gelen yabancı bir turiste sorun... İstanbul aşık eder ve ayrıldığımda hasretiyle helak eder. İşte İstanbul'da yaşamak böyle bir şey... 

Konumuza dönecek olursak, bazen İstanbul'dan sıkılıyor, bunalıyor olabiliriz. Ancak İstanbul dünyanın en mükemmel ve en güzel şehridir. Bence, İstanbul'da yaşadığımız için gerçekten çok şanslıyız! 




Bu yazıyı beğendiyseniz, Kişisel Yazılarım blogumu takip ederek, yeni gönderilerden anında haberdar olabilirsiniz. Ayrıca Kişisel Yazılarım'daki gönderileri sosyal ağlarınızda paylaşarak, daha fazla insanın okumasına yardımcı olabilirsiniz. Kişisel Yazılarım bloguma gösterdiğiniz ilgiden dolayı teşekkür eder, Kişisel Yazılarım blogumda keyifli vakit geçirmenizi dilerim.

31 Ocak 2022 Pazartesi

Büyük İstanbul Depremi Giderek Yaklaşıyor!!!






Ülkemiz deprem bölgesidir ve aktif fay hatları üzerinde yer alır. Bu nedenle sürekli depremle yaşamak zorundayız. Senelerdir süregelen bir söylem var: "Büyük İstanbul depremi giderek yaklaşıyor ve bu deprem en az 7 şiddetinde olacak!". Bu açıklama senelerdir yapılıyor ve artık insanlar buna inanmamaya başladı. Ancak şöyle bir gerçek var ki, biz deprem bölgesinde yaşıyoruz, yani depremlerin olması son derece doğal. Bana göre, "Büyük İstanbul  Depremi"nin yaşanma ihtimali çok uzak gelmemeli! İstanbul'da geçmişte birçok deprem yaşanmış ve milyonlarca insanın hayatı kaybetmesine yol açmıştır. Dilerseniz, geçmişte İstanbul'da meydana gelen depremlere şöyle bir bakalım: 




  • Küçük Kıyamet - 22 Ağustos 1509 
Küçük Kıyamet olarak da 22 Ağustos 1509 tarihinde yaşanan deprem, 7,5 şiddetinde olmuş ve 100'ün üzerinde cami, mescid ve 1100'e kadar ev yerle bir olmuştur. Neden olduğu tahribat sebebiyle bu deprem "Küçük Kıyamet" olarak adlandırılmaktadır. 

  • 1766 Depremi - 22 Mayıs 1766 
1766 yılında Kurban Bayramı sabahı meydana gelen deprem, birçok binanın yıkılmasına ve birçok insanın hayatını kaybetmesine neden olsa da, 1506 yılında yaşanan deprem kadar yıkıcı olmamıştır. Ancak artçı sarsıntılar 8 ay devam etmiş ve bu da halkın psikolojisinin bozulmasına neden olmuştur. 

  • 1894 Depremi - 10 Temmuz 1894 
Öğle namazı esnasında gerçekleşen bu deprem, "Büyük Hareket-i Arz" olarak da anılmaktadır. Bu depremde yaşanan ilginç olaylardan biri de, denizin 200 metre geri çekilmiş ve şiddetli dalgalar halinde kıyıya vurmuştur. Bu da, Büyük İstanbul Depremi olması halinde, tsunami yaşanma olasılığını artırıyor. 

Geçmişte yaşanan bu depremlere baktığımızda, bu depremin her 200-250 yılda bir kez gerçekleştiğini görmekteyiz. Son yaşanan deprem ile bulunduğumuz yıl arasında 128 yıl fark var. Ancak uzmanlar bu depremin her an gerçekleşebileceğini, çünkü fay hattında aşırı enerji biriktiğini, bu depremin en az 7 şiddetinde olacağını söylemekteler. Geçmişte yaşanan depremlere bakacak olursak, böyle bir ihtimal de uzak değil! Türkiye, bir deprem bölgesidir. Yani, bu gerçeği kabullenmek ve depremle yaşamayı öğrenmek zorundayız! 

17 Ağustos 1999 yılında yaşanan Gölcük Depremi, 7.4 şiddetinde olmuş ve sayısız insanın hayatını kaybetmesine, yaralanmasına ve evsiz kalmasına sebep olmuştu. Başta İzmit olmak üzere Yalova, Bursa ve İstanbul'da da ciddi tahribata yol açmıştı. Burada ben bir anımı anlatmak istiyorum; deprem gerçekleşmeden önceki gece tuhaf bir ses duyduğumuzu hatırlıyorum. O zaman 7 yaşındaydım ve Beylikdüzü'nde oturuyorduk. Uğultuya benzeyen bir ses vardı ve gökteki yıldızlar son derece tuhaftı. Bunun büyük bir depremin habercisi olabileceğini düşünmemiştik. Saat sabah 3:05 sıralarında korkunç bir sarsıntıyla uyandık, tahminimce deprem 2-3 saniye sürmüştü. Annem ve babamla korku içinde dışarı fırladık. Neyse ki, oturduğumuz bina son derece sağlamdı ve depremden sonra çatlak bile oluşmadı. O geceyi arabada geçirdikten sonra, yola çıktık. Avcılar, bulunduğumuz bölgeye 30 dakika uzaklıktaydı ve maalesef Avcılar'da oturan insanlar, bizim kadar şanslı değildi! Yıkılan binalar, ceset kokuları hala hafızamda tazeliğini koruyor! Hayatımda ilk defa yaşadığım bu olayı kolay kolay unutacağımı hiç sanmıyorum! Biz o gün yazlığa gidecektik, o yüzden de saat 5 gibi yola çıkmıştık. Gideceğimiz yer, İzmir/Dikili'ydi o yüzden Yalova'dan geçmemiz gerekiyordu. Yalova tamamen yok olmuştu! Evet, evet! Yalova tamamen yok olmuştu! Binaların en az %30'u yıkılmış ve ceset kokuları her yanı sarmıştı! 
Deprem, Türkiye'nin bir gerçeği ve bunu kabullenmemiz gerekiyor. En son 2020 yılında İzmir'de yaşanan 6.9 şiddetindeki deprem, 200 kişinin hayatını kaybetmesine yol açmıştı ve bu da Büyük İstanbul Depremi'ni akıllara getirdi! Maalesef depremi önceden tahmin edebilecek bir teknolojiye sahip değiliz ve depremin ne zaman olacağını bilemiyoruz. Deprem uzmanlarına göre bu deprem en geç 20 yıl içerisinde meydana gelecek ve şiddeti de en az 7 şiddetinde olacaktır. Deprem belki ben bu yazıyı yazarken ve siz bu yazıyı okurken de olabilir, yarın da olabilir, ondan sonraki gün de olabilir, bilmiyorum. Tek bildiğim, Büyük İstanbul Depremi'nin mutlaka olacağı ve şiddetinin en az 7 şiddetinde olacağıdır. 1894 yaşında yaşanan tsunami olayını da hesaba katarsak, eğer bu deprem 7 ve üzeri şiddetinde olursa, tsunami yaşanma ihtimali de oldukça yüksek! 

Maalesef ki, ülkemizde sayısız büyük deprem yaşanmasına rağmen, hâlen ders alınabilmiş değil! İnsanlar hâlâ çürük binalar yapmaya devam ediyor! Ucuza mâl edip pahalıya satmak için malzemeden çalıyorlar ve bu nedenle yaptıkları binalar depreme dayanıksız oluyor! Bu ihmalkârlık, depremlerde binlerce insanın hayatını kaybetmesine neden oluyor! Bu insanların katilden bir farkı yok bence! Çünkü, sağlam bina yapıp insanların hayatını güvence altına almak yerine, çürük binalar yapıp insanların hayatını kaybetmesine neden oluyorlar! Büyük İstanbul Depremi giderek yaklaşıyor ve hâlen yeterli önlem alınabilmiş değil! Ancak, bunu değiştirebilmek için hâlâ zamanımız var. Daha sağlam binalar dikebiliriz, malzemeden çalmadan, insanların hayatını kaybetmesine neden olmadan, depremden daha az zararla çıkabiliriz! Unutmayın, bugün bu dediklerimi saçma buluyor olabilirsiniz ama deprem olduğunda bu dediklerimi daha iyi anlarsınız! 

Deprem olacak, bunu değiştiremezsiniz. Deprem de; yağmur, kar, dolu gibi bir doğa olayıdır, bunu kabullenmek zorundayız. Türkiye de bir deprem bölgesi ve üç aktif fayın üzerinde bulunuyor. Sizi korkuttuğumu düşünüyorsunuz, ama korku bazen iyidir. Korku, tedbir almayı tetikler. O yüzden de, depreme karşı yeterli tedbirler alma konusunda gayretli olmalıyız. Depremle yaşamayı öğrenmeli ve insanları bu konuda bilinçlendirmeliyiz.




Belki bunları anlattığım için bana kızabilirsiniz! "Şu adama bak, felaket tellallığı yapıp bizi korkutmaya çalışıyor!" diyebilirsiniz. Ancak, bu anlattıklarım depremle yaşamayı öğrenmek zorunda olduğumuzu hatırlatmak ve bu depremde görülecek zararın en aza indirilmesi için neler yapılması gerektiği konusunda fikir ve düşüncelerimi paylaşmaktır.




















Bu yazıyı beğendiyseniz +1 butonuna basmayı ve blogumu takip etmeyi unutmayınız. Ayrıca bana destek olmak için blog sayfamda bulunan Google reklamlarına da tıklayabilirsiniz. Teşekkürler!