if(window.location.href == 'https://kisiselyazilarimkaan.blogspot.com' || window.location.href == 'https://kisiselyazilarim.blogspot.com' ) { window.location="https://kisiselyazilarimkaan.blogspot.com"; } Kişisel Yazılarım : Aralık 2016

21 Aralık 2016 Çarşamba

Midye Haram mıdır?

Midye, çok sevdiğimiz yiyeceklerden birisi. Ancak nedense, Hanefi mezhebine göre haram veya mekruh diyenler var. Ancak, bir şeye haram veya helal diyebilmeniz için ayet veya hadiste kesin olarak belirtilmesi gerekiyor. Mesela Allah-u Zülcelâl ayet-i kerimede: أُحِلَّ لَكُمْ صَيْدُ الْبَحْرِ وَطَعَامُهُ مَتَاعًا لَّكُمْ وَلِلسَّيَّارَةِ وَحُرِّمَ عَلَيْكُمْ صَيْدُ الْبَرِّ مَا دُمْتُمْ حُرُمًا وَاتَّقُواْ اللّهَ الَّذِيَ إِلَيْهِ تُحْشَرُونَ

"Sizin için de yolcular için de bir geçimlik olmak üzere deniz avı yapmak ve deniz ürünlerini yemek sizlere helâl kılındı. Kara avı ise ihramlı olduğunuz sürece size haram kılındı. Huzurunda toplanacağınız Allah’a karşı gelmekten sakının." (Maide; 96) buyuruyor. Midye de deniz ürünlerinden sayılıyor. Sizin bir şeye haram diye fetva verebilmeniz için, o konu hakkında Kur'an'da ayet olması lazımdır. Mesela domuz etinin haram olduğu, şu ayette yasaklanmıştır: إِنَّمَا حَرَّمَ عَلَيْكُمُ الْمَيْتَةَ وَالدَّمَ وَلَحْمَ الْخِنزِيرِ وَمَا أُهِلَّ بِهِ لِغَيْرِ اللّهِ فَمَنِ اضْطُرَّ غَيْرَ بَاغٍ وَلاَ عَادٍ فَلا إِثْمَ عَلَيْهِ إِنَّ اللّهَ غَفُورٌ رَّحِيمٌ
"Allah, size ancak leş, kan, domuz eti ve Allah’tan başkası adına kesileni haram kıldı. Ama kim mecbur olur da, istismar etmeksizin ve zaruret ölçüsünü aşmaksızın yemek zorunda kalırsa, ona günah yoktur. Şüphesiz, Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir." (Bakara; 173) 

Şimdi, bu domuz etinin yasak olduğu Bakara Suresi, 173. ayette açıklanmıştır. Bu da bir hükümdür. Yani buna artık helal diyemezsin, dediğin an dinden çıkarsın! Aynı şekilde Maide suresinin 96. ayetinde geçen "Deniz avı yapmak ve deniz ürünlerini yemek sizlere helâl kılındı." ifadede midye de bir deniz ürünü olduğu için, midye yemenin helal kılındığı ortaya çıkmaktadır. Şimdi siz, helal olduğu kesinleşmiş bir hükme haram derseniz, yine dinden çıkarsınız. O halde, bu fetvayı kim nasıl verdi? Merak ediyorum doğrusu! 

Mekruh diyenler de var. Eğer mekruh olsa, Peygamber Efendimiz sallallâhu aleyhi vesellem, midye yemenin mekruh olduğunu hadislerde belirtirdi. Ayetlerde ve hadislerde midye ile ilgili haram olan hiçbir hükme rastlanmamıştır. Zaten, bir konuyla ilgili ayetlerde hüküm varsa, o kesindir. Yani, haram olan bir şeye helal diyemediğiniz gibi, helal olan bir şeye de haram veya mekruh diyemezsiniz, dinden çıkarsınız! 

Kısacası, bu fetvayı veren her kimse! Bu ayet-i kerimelere bakmayı unutmuş olmalı! Bir de millet bunları alim diye dinliyor! 

13 Aralık 2016 Salı

Gülistan ve İslami Hayat Dergileri

Gülistan Dergisi: 8 TL
İslami Hayat Dergisi: 7 TL
Gülistan Dergisi ve İslami Hayat Dergisi, her müslümanın evinde bulunması gereken eşsiz eserler! Gülistan ve İslami Hayat dergisinde, ilim ve irfan bilgileri ile asrımızın büyük İslam alimlerinden olan Seyda Muhammed Konyevi (k.s) Hazretleri'nin feyiz dolu sohbetleri yer almaktadır. 

Siz de Gülistan ve İslami Hayat dergilerinden satın alarak hem ilminizi artırabilir hem de bu hizmetin devamına vesile olabilirsiniz. Peygamber Efendimiz sallallâhu aleyhi vesellem, bir hadis-i şerifte şöyle buyurmuştur: "İlim öğrenmek, kadın ve erkek her müslümana farzdır." (Beyhaki) İşte Gülistan ve İslami Hayat dergilerinin amacı da, ilmi yaymak ve yaygınlaştırmaktır. Sizler de Gülistan ve İslami Hayat dergilerinden satın alarak, ilmin yaygınlaştırılmasına vesile olabilirsiniz. Nitekim Peygamber Efendimiz sallallâhu aleyhi vesellem şöyle buyurmuştur: "Bir hayra sebep olan, o hayrı işlemiş gibidir." 

Sadaka mı vermek istiyorsunuz? Bir hayır mı işlemek istiyorsunuz? İşte size çok güzel bir fırsat! Sizler de Gülistan ve İslami Hayat dergilerinden satın alarak, hem sadaka vermiş hem de bir hayra vesile olmuş olursunuz. Biliyorsunuz ki, hayır sahiplerinin amel defteri kapanmaz. Siz de, Gülistan ve İslami Hayat dergilerinden satın alarak, amel defterinizin kıyamete kadar açık durmasına vesile olabilirsiniz! 


3 Aralık 2016 Cumartesi

Kur'an'da Kabir Azabına Deliller

Bu yazımda, "Kur'an'da kabir azabı yoktur." diyenlere hitaben, Kur'andaki kabir azabı hakkında delilleri inceleyeceğiz. Öncelikle, kabir hayatına değinelim:

  Kabir hayatı, "Berzah Alemi" de denilen bir hayattır. İnsanlar öldükten sonra, ruhları oradadır. İyiler nimet içinde iken, kötüler azap içindedir. Kabir hayatı, insanın ölümünden kıyamet gününe kadar bir süredir. İnsan öldükten ve mezara konduktan sonra, yanına Münker ve Nekir isimli iki melek gelir. Bu melekler kişiye, "Rabbin kim?" "Dinin ne?" gibi sorular sorar ve aldıkları cevaba göre, ölüye muamelede bulunurlar. Kabir hayatı, dünya ile ahiret arasında bir misafirhanedir. Burada insanlar amellerine göre misafir edilirler. 

   Günümüzde bazı ilahiyat hocaları, kabir azabını inkar etmektedirler. Sebebini de, Kur'an'da kabir azabına delil olmadığına bağlamaktadırlar. Ben, ilahiyatçı veya hoca değilim. İnsan aklını çalıştırıp Kur'an'ı okursa, çok rahat bir şekilde bu kabir azabına delil bulabilir. Ben de, birkaç tane buldum ve onları isterseniz beraber paylaşalım: 

أَشَدَّ الْعَذَابِالنَّارُ يُعْرَضُونَ عَلَيْهَا غُدُوًّا وَعَشِيًّا وَيَوْمَ تَقُومُ السَّاعَةُ أَدْخِلُوا آلَ فِرْعَوْنَ 
(Öyle bir) ateş ki, onlar sabah akşam ona sunulurlar. Kıyametin kopacağı günde de, “Firavun ailesini azabın en şiddetlisine sokun” denilecektir. (Mu'min Suresi; 46) 

    Burada sözü geçen, "onlar sabah ve akşam ona (ateşe) sunulurlar" ifadesi, bu ateşe sunulmanın kıyamet gününde değil de, şu anda olduğuna işarettir. Nitekim, şu anda cennet ve cehennem daha boştur ve kıyamet gününden sonra buralar dolacaktır. Bu kastedilen "onlar sabah ve akşam ateşe sunulurlar", kabirdeki ateştir. Çünkü, Peygamber Efendimiz sallallâhu aleyhi vesellem, şöyle buyurmuştur: "Kabir ya cennet bahçelerinden bir bahçe, ya da cehennem çukurlarından bir çukurdur." Buradan yola çıkarsak, "onlar sabah ve akşam ateşe sunulur" cümlesinde kastedilen, cehennem ateşi değil, kabirdeki ateştir. İşte, bu ayette kabir azabına bir delildir.

Başka bir ayet-i kerimeden örnek verelim: 

قِيلَ ادْخُلِ الْجَنَّةَ قَالَ يَا لَيْتَ قَوْمِي يَعْلَمُونَ
Ona): "Cennete gir!" denildi. "Keşke kavmim bilseydi." dedi. (Yasin; 26) 

     Burada da, "Cennete gir!" ifadesi, bunun şu anda olduğunu gösteriyor. Yani, şu anda cennet ve cehennem boştur ve buralar, kıyamet gününde dolacaktır. İşte, bu "Cennete Gir" ifadesi ile kastedilen, kabirdeki cennete benzer bir hayattır. Yine az önceki hadisten yola çıkarsak; kabir ya cennet bahçelerinden bir bahçe ya da cehennem çukurlarından bir çukur olduğuna göre, buradaki cennet ifadesi, kabirdeki cennet bahçelerini kastetmektedir. Yani, bu ayette kabir hayatına delil niteliğindedir. 

  Acaba, bu "Kabir azabı yoktur" diyenler, bu ayetleri hiç mi okumuyorlar? Kur'an'da kabir hayatına delil yoktur dediniz, alın size delil! Yahu, bunlar normal vatandaş olsa anlarım. Bunlar, ilahiyat profesörü! Acaba ilahiyat fakültelerinde bunları mı öğretiyorlar ki hiç sanmıyorum! Hiçbir ilahiyat fakültesinde "Kabir azabı yoktur." veya "Kader yoktur." diye bir şey öğretmezler. Bence, bunlar bunu bilinçli yapıyor. Bize düşense, herkesi hoca diye dinlememek!