Bu yazımda, "Kur'an'da kabir azabı yoktur." diyenlere hitaben, Kur'andaki kabir azabı hakkında delilleri inceleyeceğiz. Öncelikle, kabir hayatına değinelim:
Kabir hayatı, "Berzah Alemi" de denilen bir hayattır. İnsanlar öldükten sonra, ruhları oradadır. İyiler nimet içinde iken, kötüler azap içindedir. Kabir hayatı, insanın ölümünden kıyamet gününe kadar bir süredir. İnsan öldükten ve mezara konduktan sonra, yanına Münker ve Nekir isimli iki melek gelir. Bu melekler kişiye, "Rabbin kim?" "Dinin ne?" gibi sorular sorar ve aldıkları cevaba göre, ölüye muamelede bulunurlar. Kabir hayatı, dünya ile ahiret arasında bir misafirhanedir. Burada insanlar amellerine göre misafir edilirler.
Günümüzde bazı ilahiyat hocaları, kabir azabını inkar etmektedirler. Sebebini de, Kur'an'da kabir azabına delil olmadığına bağlamaktadırlar. Ben, ilahiyatçı veya hoca değilim. İnsan aklını çalıştırıp Kur'an'ı okursa, çok rahat bir şekilde bu kabir azabına delil bulabilir. Ben de, birkaç tane buldum ve onları isterseniz beraber paylaşalım:
أَشَدَّ الْعَذَابِالنَّارُ يُعْرَضُونَ عَلَيْهَا غُدُوًّا وَعَشِيًّا وَيَوْمَ تَقُومُ السَّاعَةُ أَدْخِلُوا آلَ فِرْعَوْنَ
(Öyle bir) ateş ki, onlar sabah akşam ona sunulurlar. Kıyametin kopacağı günde de, “Firavun ailesini azabın en şiddetlisine sokun” denilecektir. (Mu'min Suresi; 46)
Burada sözü geçen, "onlar sabah ve akşam ona (ateşe) sunulurlar" ifadesi, bu ateşe sunulmanın kıyamet gününde değil de, şu anda olduğuna işarettir. Nitekim, şu anda cennet ve cehennem daha boştur ve kıyamet gününden sonra buralar dolacaktır. Bu kastedilen "onlar sabah ve akşam ateşe sunulurlar", kabirdeki ateştir. Çünkü, Peygamber Efendimiz sallallâhu aleyhi vesellem, şöyle buyurmuştur: "Kabir ya cennet bahçelerinden bir bahçe, ya da cehennem çukurlarından bir çukurdur." Buradan yola çıkarsak, "onlar sabah ve akşam ateşe sunulur" cümlesinde kastedilen, cehennem ateşi değil, kabirdeki ateştir. İşte, bu ayette kabir azabına bir delildir.
Başka bir ayet-i kerimeden örnek verelim:
قِيلَ ادْخُلِ الْجَنَّةَ قَالَ يَا لَيْتَ قَوْمِي يَعْلَمُونَ
Ona): "Cennete gir!" denildi. "Keşke kavmim bilseydi." dedi. (Yasin; 26)
Burada da, "Cennete gir!" ifadesi, bunun şu anda olduğunu gösteriyor. Yani, şu anda cennet ve cehennem boştur ve buralar, kıyamet gününde dolacaktır. İşte, bu "Cennete Gir" ifadesi ile kastedilen, kabirdeki cennete benzer bir hayattır. Yine az önceki hadisten yola çıkarsak; kabir ya cennet bahçelerinden bir bahçe ya da cehennem çukurlarından bir çukur olduğuna göre, buradaki cennet ifadesi, kabirdeki cennet bahçelerini kastetmektedir. Yani, bu ayette kabir hayatına delil niteliğindedir.
Acaba, bu "Kabir azabı yoktur" diyenler, bu ayetleri hiç mi okumuyorlar? Kur'an'da kabir hayatına delil yoktur dediniz, alın size delil! Yahu, bunlar normal vatandaş olsa anlarım. Bunlar, ilahiyat profesörü! Acaba ilahiyat fakültelerinde bunları mı öğretiyorlar ki hiç sanmıyorum! Hiçbir ilahiyat fakültesinde "Kabir azabı yoktur." veya "Kader yoktur." diye bir şey öğretmezler. Bence, bunlar bunu bilinçli yapıyor. Bize düşense, herkesi hoca diye dinlememek!