if(window.location.href == 'https://kisiselyazilarimkaan.blogspot.com' || window.location.href == 'https://kisiselyazilarim.blogspot.com' ) { window.location="https://kisiselyazilarimkaan.blogspot.com"; } Kişisel Yazılarım : dikkat eksikliği
dikkat eksikliği etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
dikkat eksikliği etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

27 Ocak 2024 Cumartesi

Yetişkinlerde "DEHB (Dikkat Eksikliği ve Hiperaktive Bozukluğu) Görülür mü? Belirtileri Nelerdir?


Yetişkinlerde "DEHB (Dikkat Eksikliği ve Hiperaktive Bozukluğu) Görülür mü? Belirtileri Nelerdir?

DEHB rahatsızlığının açılımı "Dikkat Eksikliği ve Hiperaktive Bozukluğu" şeklindedir. Bu hastalık çoğunlukla çocukluk çağlarında kendini göstermektedir. Günümüzde toplumumuzun en az %70'inde görülen bu rahatsızlığa yetişkinlerde de rastlanabiliyor. 

Bu yazımızda DEHB'nin ne olduğu, hangi belirtilerle anlaşılabileceği, yetişkinlerde de görülüp görülemeyeceğini araştıracağız ve bu rahatsızlığın nasıl teşhis ve tedavi edilebileceği üzerinde duracağız. 

DEHB (Dikkat Eksikliği ve Hiperaktive Bozukluğu) Nedir? 
DEHB'nin açılımı "Dikkat Eksikliği ve Hiperaktive Bozukluğu"dur. Aslında burada söz edilen iki adet hastalık söz konusudur. Dikkat eksikliği bireyin dikkatinin çabuk dağılması, odaklanmada zorluk yaşaması, bir işe dikkatini yeterince verememesi şeklinde tanımlanırken, hiperaktive bozukluğu ise bireyin aşırı hareketli ya da aşırı hareketsizlik şeklinde belirtilen bir rahatsızlıktır. 

DEHB olarak tanımlanan bu rahatsızlık doğum esnasında ya da çeşitli etmenlere bağlı olarak beynin belirli bölgelerinde meydana gelen bir hasar sonucu ortaya çıkmaktadır. Kimi zaman bu rahatsızlık çocukluk çağlarında kendini belli etse de, ya tedaviye geç kalındığı ya da diğer çeşitli nedenlerden dolayı yetişkinlerde de görülebilmektedir. 

DEHB (Dikkat Eksikliği ve Hiperaktive Bozukluğu)'nin Belirtileri Nelerdir? 
DEHB'nin ne olduğu ve hangi durumlarda meydana gelebileceğini inceledikten sonra, dilerseniz bu rahatsızlığın belirtilerini iki ayrı başlık altında inceleyelim: 

Dikkat eksikliğinin belirtilerini maddeler hâlinde sıralayacak olursak:
  • Dikkatin kolay dağılması,
  • Bir işi yaparken dikkati verememe,
  • Öğrenmede güçlük çekme, 
  • Eşyaların sürekli kaybedilmesi, 
  • Aşırı unutkanlık
Bu saydıklarımız "dikkat eksikliği"nin belirtileridir. Bir bireyde sadece dikkat eksikliği görülüp, hiperaktive bozukluğu belirltileri görülmeyebilir ya da sadece hiperaktive bozukluğu belirtileri görülüp dikkat eksikliği belirtileri görülmeyebilir. 

Hiperaktive bozukluğu belirtilerini de şu şekilde sıralayalım: 
  • Aşırı hareketlilik/hareketsizlik,
  • Yerinde duramamak/hiç hareket edememek,
  • Beynin sürekli aktif olması/beynin açılmakta zorlanması,
  • Sürekli halsizlik/aşırı hiperaktiflik gibi belirtilerdir. 
Bu belirtileri "/" işaretiyle ayırdık. Çünkü bu belirtiler bireyden bireye değişiklik gösterebilmektedir. Bazı bireyler aşırı hareketliyken, bazı bireyler ise aşırı hareketsiz olabilmektedirler. 

Peki DEHB'i tetikleyen faktörlere de değinmek gerekirse, şunları örnek verebiliriz:
  • Radyasyon: Günümüzde birçok teknolojik alet kullanıyoruz ve bunlar artık hayatımızın bir parçası olmuş durumda. Aynı zamanda telefon ve bilgisayar gibi cihazlar da yüksek oranda radyasyon içermektedir. Maalesef günümüzde telefon ve bilgisayar kullanımı son derece arttığından, beynimiz de yüksek miktarda radyasyona mağruz kalmaktadır. Bu da DEHB (Dikkat Eksikliği ve Hiperaktive Bozukluğu) riskini artırmaktadır. 
  • Doğum Sonrası Beyinde Oluşan Hasar: Eğer riskli bir doğum olmuş ve beyinde bir hasar meydana gelmişse, bu da bireyde DEHB rahatsızlığını tetikleyebilmektedir. Çünkü beynin dikkat ile ilgili bölümüne yeteri kadar sinyal gitmelidir. Bu da bireyin dikkatini daha kolay toparlamasına yardımcı olur. Ancak bireyin doğum sonrasında bu bölümünde bir hasar meydana gelmişse, bu durum bireyin beyninde o bölüme sinyal gitmesini engelleyebilir. Doğal olarak da bireyde DEHB rahatsızlıkları ortaya çıkabilir. 


Yetişkinlerde "DEHB (Dikkat Eksikliği ve Hiperaktive Bozukluğu) Görülür mü; Görülme Olasılığı Nedir?
Öncelikle çocuklarda görülen DEHB'nin yetişkinlerde de görülebileceğini unutmamak gerekir. Yetişkinlerde DEHB görülmesinin en önemli nedenlerinden biri ise teşhis ve tedavide geç kalınmış olmasıdır. Normal şartlarda çocukluk yaşlarında teşhis ve tedavisi yapılan DEHB, ileri yaşlarda etkisini kaybetmekte ve tam olarak iyileşmek söz konusu olabilmektedir. Ancak teşhis ve tedavide geç kalınmışsa bu rahatsızlık yetişkinlerde çok daha ciddi bir şekilde görülebilmektedir. Teşhis ve tedavide geç kalınan DEHB'nin tedavisi bireyin yaşamı boyunca sürebilmekte ve maalesef ki tam iyileşme söz konusu olmayabilmektedir. 


DEHB ile Yaşamayı Öğrenmeliyiz! 
Öncelikle ben bu yazıyı bu rahatsızlığı yaşayan bir birey olarak yazdım. Siz de bilirsiniz bir düşmanı yenmenin en iyi yolu, o düşmanı çok iyi bir şekilde tanımaktır. Bana bu rahatsızlığın teşhisi 2009 yılında İstanbul Tıp Fakültesi'nde konuldu ve şu anda halen tedavime devam ediyorum. Concerta 36 mg. ve Attex 10 mg. olarak ilaç tedavimi sürdürüyorum. 

Öncelikle bu hastalıktan kurtulmaya çalışmak yerine DEHB ile yaşamayı öğrenmeliyiz. Çünkü eğer geç yaşlarda bu rahatsızlığın teşhisi konulmuş ve tedavisine başlanmışsa, bu rahatsızlığın tedavisi ömür boyu devam edecektir. Öncelikle DEHB'yi kabullenmeli, bu rahatsızlığı çok iyi bir şekilde öğrenmeli ve bu hastalıkla yaşama yollarını geliştirmeliyiz. Benim DEHB ile yaşamayı öğrendiğim ve sizlere de önereceğim birkaç şey var: 

  • Sürekli not alarak çalışın; "söz uçar, yazı kalır" mantığıyla tüm işlerinizi, yapmanız gerekenleri not alın. Devamlı o notlara bakarak yapacağınız işleri planlayın. 
  • Sürekli yaptıklarınızı kontrol edin. Kontrol etmeden hiçbir işi tamamlamayın. O zaman olası hataların önüne geçer ve hata yapma şansınızı en aza indirmiş olursunuz. 
  • Tedavilerinizi hiç aksatmayın ve ilaçlarınızı düzenli alın. İlaç ve tedavi bu rahatsızlığın tedavisi için olmazsa olmazıdır. Asla tedavinizi aksatmayın ve düzenli olarak size verilen ilaçları kullanın. 


Bu yazıyı beğendiyseniz, Kişisel Yazılarım blogumu takip ederek, yeni gönderilerden anında haberdar olabilirsiniz. Ayrıca Kişisel Yazılarım'daki gönderileri sosyal ağlarınızda paylaşarak, daha fazla insanın okumasına yardımcı olabilirsiniz. Kişisel Yazılarım bloguma gösterdiğiniz ilgiden dolayı teşekkür eder, Kişisel Yazılarım blogumda keyifli vakit geçirmenizi dilerim.

21 Nisan 2023 Cuma

Bir DEHB'linin Kaleminden "Dikkat Eksikliği ve Hiperaktive Bozukluğu Nedir?


Bir DEHB'li olarak bu hastalığın ne olduğu, belirtilerinin neler olduğunu kendi bildiklerim ve araştırdıklarım kadarıyla anlatmak istiyorum. DEHB bir çocukluk hastalığı olarak bilinse de, bu hastalık birçok yetişkinde de görülebilmektedir. 

DEHB "Dikkat Eksikliği ve Hiperaktive Bozukluğu" hastalığının kısaltmasıdır. Bu hastalık genelde doğum sırasında beyinde meydana gelen bir hasar sonucu, beyne yeteri kadar sinyal gitmemesi nedeniyle kişide dikkat konusunda zorlanma, hiperaktive bozukluğu yaşaması sorunlarına verilen bir isim. Bu hastalık yaklaşık toplumumuzun %70'inde görülmektedir. Açıkçası bu oran hiç de az değil... Bu hastalık maalesef birçok kişi ve devletimiz tarafından yeterince tanınmıyor. 

Bana DEHB teşhisi, 2009 yılında İstanbul Tıp Fakültesi (Çapa) Psikiyatri Kliniği tarafından konuldu. Aslında ben hiperaktif birisi değilim, tam aksine hiç hareket etmeyi sevmem. Ancak bu hastalık hiç hareketi olmayan kişilerde de görülebiliyor. 2011 yılında DEHB teşhisiyle bir hafta psikiyatri kapalı servisinde yatmıştım. Çünkü benim DEHB rahatsızlığım ileri derecedeydi ve bu hastalık nedeniyle kendime ve çevreme zararlar verebiliyordum. 

Bu hastalık özellikle iş ve okul hayatında ciddi problemler yaşamama sebep oluyor. Öğrencilik hayatımda ders dinleyemez ve ders çalışamazdım. Ders bana çok sıkıcı gelirdi ve bu yüzden derslerim çok kötüydü. Lise 2. sınıfta sınıf tekrarı yapmak zorunda kaldım.  Her hastalıkta olduğu gibi DEHB'nin de erken teşhis edilmesi, hastalığın tedavi edilme olasılığını da kolaylaştırmaktadır. Bu sayede daha kısa sürede bu hastalıktan kurtulabilirsiniz. 

Burada yapmanız gereken erken teşhis için mutlaka bir psikiyatri kliniğine başvurmak ve etkin bir tedavi için düzenli olarak terapilere katılmak...  Maalesef benim DEHB teşhisim 2009 yılında konuldu. Teşhis sırasında bu hastalığın tedavisi için "Ritalin 10 mg." ilaçla başladım. Çapa'da sadece ilaç yazıp gönderiyorlar ve terapi gibi uygulamaları bulunmuyor. Bu hastalığın tedavisinde ilaç tedavisi yanında terapi de oldukça önemlidir. 

Bu hastalık aslında nörolojik bir hastalık ancak psikiyatri de bu hastalığın teşhisini koyabiliyor ve tedavi edebiliyor. Ancak Çapa sadece ilaç tedavisinde yardımcı oluyor ve hiçbir şekilde terapi uygulamıyor. Bu da bu hastalığın düzenli bir şekilde tedavi edilebilmesini zorlaştırıyor. Ben 2009 yılından beri bu hastanede tedavi görüyorum ve şu anda Concerta 54 mg. ilaç kullanıyorum. Ritalin ve Concerta gibi ilaçlar, zamanla vücutta bir bağımlılığa neden oluyor. Bu ilaçları alamadığınızda hâlsizlik ve yorgunluk gibi yoksunluk belirtileri yaşıyorsunuz. 

Bu ilaçlar bağımlılık yaptığı için bu ilaçları düzenli olarak alabilirsiniz ki zaten vücut bunu kendisi istiyor! 

Concerta ve Ritalin gibi ilaçların bazı yan etkileri de bulunmaktadır. Bunlar;
  • İştahsızlık,
  • Baş ağrısı,
  • Sinirlilik, 
  • Uykusuzluk.
Bunlar herkeste rastlanılan yan etkiler. Kısacası bu ilaçlar bizim dikkatimizi düzeltirken (!), sağlığımıza da zarar veriyor. Yani bu ilaçlara bağımlı olduğumuz için bu ilaçları kullanarak düzeldiğimizi zannediyoruz! Toplumumuzda "falan falan ilaç alırsan, falan falan hastalığın düzelir" anlayışı var ve bu doktorlar tarafından da toplumumuza empoze ediliyor. Fakat biraz dikkatli düşünürseniz bu ilaçların özellikle DEHB tedavisinde kullanılan ilaçların sağlığımıza zarar verdiği de açıktır! 

Bu hastalık aslında tamamen iyileşen bir hastalık değil. Birçok psikiyatri uzmanı, DEHB'nin ömür boyu süren bir hastalık olduğunu belirtiyor. Ancak düzenli şekilde tedavi edildiğinde, insanın dikkatini daha iyi toparlayabileceğini söylüyorlar. Ben de aslında düzenli olarak kontrollere gitmeye çalışıyorum. Aynı zamanda dikkatimi geliştirecek birçok egzersiz yapıyorum. Bu da ilacın yanında bana ücretsiz terapi imkânı da sağlıyor. Benim ve hepimizin yapması gereken düzenli olarak tedavimizi olmak ve dikkati geliştirici egzersizler yapmak... 

Açıkçası bu hastalık yüzünden iş bulmakta zorlanıyorum. Çünkü herhangi bir işte çalışmak son derece dikkat gerektiren bir şey. Bu yüzden hiçbir işveren DEHB'lilerle çalışmayı tercih etmiyor ve bu bizim iş bulmamızı zorlaştırıyor. Eminim ki benim gibi iş bulamayan birçok DEHB hastası vardır... Bu hastalığın düzelmediği, ömür boyu devam eden bir hastalık olduğu artık devletimiz tarafından kabul edilmeli. Devletimiz 25 yaşından sonra Concerta ve Ritalin ilaçlarının ücretini karşılamıyor ve bu ilaçlar oldukça pahalı. Zaten iş bulamıyoruz ve bu ilaçların ücretini mecburen ailemiz ödüyor. Bu ilaçlar en az 250 TL'den başlıyor... 

Devletimiz DEHB (Dikkat Eksikliği ve Hiperaktive Bozukluğu) Hastalığını Özürlülükten Saymalı ve Concerta ve Ritalin Gibi İlaçların Ücretini Karşılamalı

DEHB'liler olarak iş bulmakta zorlanıyoruz. Bu hastalığın artık bir çocukluk hastalığı olmadığı ve yetişkinlerde de görülebileceği oldukça açıktır. Ayrıca DEHB yüzünden ne düzgün bir iş bulabiliyoruz ne de günlük hayatımızda rutin işlerimizi yapabiliyoruz. Çoğu insan zekâmızda bir sorun olduğunu düşünerek bizi bu şekilde damgalıyor! Bana Çapa'da zekâ testi de yapıldı ve zekâ puanım %120 olarak çıktı. Bu da DEHB'lilerin oldukça zeki insanlar olduklarını, devlet ve toplumumuz tarafından desteklendikleri takdirde çok faydalı olabileceklerini göstermektedir. Devletimizden bazı taleplerimiz şunlardır: 
  • DEHB teşhisi konulan ve iş bulamayan tüm kişilerin ilaç ücretlerinin devletimiz tarafından karşılanması,
  • DEHB'liler iş bulmakta ve günlük hayatta zorluklar yaşadıkları ve bu rahatsızlık ömür boyu devam ettiği için, bu hastalığın engellilik kapsamına alınması ve %40 özürlü raporuna eklenmesi,
  • Devlet hastanelerinde sadece ilaç tedavisi değil, terapilerin de uygulanması...
Bu yazıyı herkesin okumasını ve devlet yetkililerimiz görene kadar sosyal medya hesaplarınızda paylaşmanızı önemle rica ederim. 












Bu yazıyı beğendiyseniz, Kişisel Yazılarım blogumu takip ederek, yeni gönderilerden anında haberdar olabilirsiniz. Ayrıca Kişisel Yazılarım'daki gönderileri sosyal ağlarınızda paylaşarak, daha fazla insanın okumasına yardımcı olabilirsiniz. Kişisel Yazılarım bloguma gösterdiğiniz ilgiden dolayı teşekkür eder, Kişisel Yazılarım blogumda keyifli vakit geçirmenizi dilerim.

10 Şubat 2022 Perşembe

Yaşadığım Dikkat Eksikliği ve Hayatıma Getirdiği Sorunlar

Dikkat eksikliği rahatsızlığım çocukluğumdan şu anki yaşıma kadar devam eden psikolojik bir hastalık. Bu hastalık için, şu anda İstanbul Üniversitesi, İstanbul Tıp Fakültesi, Psikiyatri polikliniğinde tedavi görmekteyim. Bu hastalığımın teşhisi çok geç yaşlarda konuldu. Bu hastalığım teşhis edilmeden önce, insanlar zekamdan şüpheleniyordu. Hatta öğretmenlerim bile, bu hastalığımı fark edebilecek yeteneğe sahip olmalarına rağmen, hiç kimse, bu hastalığımın farkına varamamıştı. Bu yaşadığım hastalık, çocukluğumdan beri hayatımı zindana çeviriyor. Çocukken okul hayatında yaşadığım sorunlar, günümde iş hayatımda yaşadığım sorunlarla devam ediyor. Söz konusu bu rahatsızlık, hayatımı büyük oranda zorlaştırıyor. Bu hastalık yüzünden bir iş bulabilmek, samanlıkta iğne aramaya benziyor. 

Dikkat Eksikliği Hastalığı Bende Ne Zaman Başladı? 

Bu hastalık, çocukluğumdan beri vardı, ancak teşhisi 2012 yılında İstanbul Tıp Fakültesi'nde konuldu. O zamana kadar, çevremdeki insanlar zekamda bir problem olduğunu düşünüyordu. Ancak, benim şu anda bu yazıyı yazabiliyor olmam, zekamda hiçbir problemin olmadığını kanıtlamaya yetiyor da, artıyor bile... Eğer benim zekamda bir problem olsaydı, bu yazıları yazamazdım. Ben 2019 yılından beri Çince öğreniyorum. 2019 yılından 2021 yılına kadar, Çinceyi hep kendim öğrendim. Hiçbir üniversiteye gitmedim, hiç Çin'de yaşamadım, hiç özel ders almadım. Sadece, internetten indirdiğim uygulamalarla ve Çinlilerle sürekli Çince konuşarak, Çinceyi geliştirmeye başladım. Çince öğrenmeye başladığımda, 2-3 ay içerisinde Çinceyi konuşabilmeye başladım. Şu anda Çince seviyem, Çin'de yaşamama yeter de artar bile. Çincenin dünyanın en zor dili olduğunu söylüyor ve bu dili konuşabildiğim için, insanlar beni takdir ediyorlar. Bu da, zekamda hiçbir problemin olmadığını, hatta zeki olduğumu gösteriyor. Ancak, dikkat eksikliği rahatsızlığım yüzünden, ciddi problemler yaşıyorum. 



Dikkat Eksikliği Yüzünden Yaşadığım Sorunlar

1. Eşyalarımı kaybetmem: Belki de bu hastalığın bende yarattığı en büyük problem, eşyalarımı kaybetmem. Sürekli eşyalarımı kaybediyorum. Örneğin, kimliğimi üç defa kaybettim ve yenilettim. Onun dışında, cüzdanımı ve hatta kıyafetlerimi bile kaybettiğim olmuştur. Sürekli eşyalarımı kaybetmem yüzünden, büyük sorunlarla karşılaşıyorum. Örneğin, geçen sene askerlik muayenesi için hastaneye gitmiştim. Hastane, "Askerliğe Elverişli Değildir" yazısıyla beni askerlik şubesine sevk etmişti. Ancak, ben o kağıdı kaybettim. O gün tekrar hastaneye başvurdum ve neyse ki, o evrağı aslı gibidir yaparak bana tekrar verdiler. O şekilde, işlemlerimi askerlik şubesinde halledip, işimi tamamladım. Sadece dikkat eksikliği rahatsızlığım yüzünden, askere bile gidemedim. Bu hastalık, hayatımı ciddi olarak zorlaştırıyor. 

2. Bir işe odaklanamamak: Bir işi yaptığımda, o işe odaklanmakta çok zorlanıyorum. En ufak şeyde dikkatim dağılıyor ve o işe odaklanamadığım için sürekli başarısız oluyorum. Örneğin bir sınava girerken, sınav sırasında sürekli aklım başka yerlere dağılıyor ve sınava adapte olamadığım için, sınavdan başarısız oluyorum. Ama, bu benim zeki olmadığım anlamına gelmez. Sürekli dikkatim dağıldığı için, sınava yeteri kadar adapte olamıyorum. 

3. Planların arkasını getirememek: Mesela, ben bir işe başlarken, onu planlarım. Bu işi nasıl ve ne zaman yapacağımın planını yaparım. Ancak, bu işin sonunu asla getiremem. Planlara tam olarak uyamam, bu nedenle sürekli yapacağım işlerde başarısız olurum. Yaptığım plana sadık kalamadığım için, sürekli beni başarılı yapacak şeyleri elimin tersiyle bir kenara atıyorum.


Nasıl Bir Tedavi Görüyorum?

Şu anda, İstanbul Tıp Fakültesi (Çapa), Psikiyatri polikliniğinde tedavi görüyorum. Ancak gördüğüm tedaviden memnun olduğum söylenemez! Hastalığımla doğru düzgün ilgilenmiyorlar, sadece ilaç yazıp gönderiyorlar. Burası bir üniversite hastanesi olduğu için, sürekli farklı doktorlar takip ediyor. Ancak, doktorlar sadece ilaç yazıyor, hastalığımla ilgilenmiyor. Dikkat eksikliğimin tedavisi için hiçbir terapi vb. bir uygulama yok. Bırakın tedaviyi, randevu bile almak son derece zor! Bu hastalığın profesyonel bir psikiyatri doktoru tarafından takibi şart! Bu yüzden, İstanbul Tıp Fakültesi, benim hastalığımı tedavi etmekte son derece başarısız. Özel bir psikiyatri kliniğine gitmek, son derece pahalı. Örneğin, sıradan bir psikiyatri kliniğinin bile saati en az 500 TL. Şu anda çalışmadığım için, bu parayı karşılamam son derece zor. Şu anda dikkat eksikliği tedavisi için Concerta 36. mg. ilacı kullanıyorum ve devlet bu parayı karşılamıyor. Ben her ay 275 TL para ödemek zorunda kalıyorum, ancak hiçbir düzelme görmüyorum. 


Yetkililerden Yardım İstiyorum!

Yaşadığım bu rahatsızlık, hayatımı ciddi oranda zorlaştırıyor. İş bulmakta zorlanıyorum ve aile ve arkadaş ortamında insanlarla ilişki kurmakta zorlanıyorum. Düzgün bir tedavi göremiyorum, bu yüzden dikkat eksikliği rahatsızlığım hala devam ediyor. Bu hastalığımın tedavisi için gereken maddi imkana da sahip değilim. Şu anda çalışmıyorum, sadece annemin emekli maaşıyla geçinmeye çalışıyoruz. Son çalıştığım yerlerde de bu rahatsızlığım yüzünden işten çıkarıldım. Yetkililerden bu hastalığımın tedavisi için bir çözüm istiyorum. Bakın, zekamda hiçbir problem yok. Ancak, bu dikkat eksikliği rahatsızlığım yüzünden, insanlar benim zekamda bir problem olduğunu düşünerek, beni işe almıyor. Sizden tedavim için destek bekliyorum. Sizin de evladınız var ve evladınızın bu rahatsızlığı yaşamasını istemezsiniz. Lütfen, tedavim için bana yardım edin!















Bu yazıyı beğendiyseniz +1 butonuna basmayı ve blogumu takip etmeyi unutmayınız. Ayrıca bana destek olmak için blog sayfamda bulunan Google reklamlarına da tıklayabilirsiniz. Teşekkürler!

1 Şubat 2022 Salı

Yaşadığım Dikkat Eksikliği Rahatsızlığı



Bu yazımda, benim de yaşadığım bir sağlık sorunu olan Dikkat Eksikliği rahatsızlığının ne olduğunu, belirtileri ve tedavisinden bahsetmek istiyorum. Dikkat Eksikliği yaşayan kişiler iş ve sosyal yaşantılarında büyük problemler yaşıyor ve bu da hayatı olumsuz etkiliyor. Dikkat eksikliği, bir işi yaparken dikkatin kolayca başka bir yere dağılması, yapılan işe yeterince konsantre olamamak olarak tanımlanıyor. Bu rahatsızlığın nedeni ise beyne gitmesi gereken bir takım sinyallerin yeterince çalışmaması olarak söyleniyor. Ben de bu hastalığı yaşayan biri olarak, iş ve sosyal yaşantımda birçok sorunla karşılaşıyorum. Zekâmda herhangi bir problem olmamasına rağmen, yaşadığım bu rahatsızlık nedeniyle insanlar zekâ olarak bende bir problem olduğunu düşünüp, beni dışlıyorlar. Ebeveynlerim şimdiye kadar bu hastalığımla alakalı hiçbir önlem almadılar. Ben bu rahatsızlığımı 19 yaşındayken öğrendim. Bu yaş, bu hastalığın tedavisi için çok geç kalınmış bir yaş! Bu rahatsızlık yüzünden hep toplum tarafından dışlandım. Öğretmenlerim ve arkadaşlarım tarafından hep işe yaramaz, geri zekâlı olarak görüldüm. Şu anda 29 yaşındayım ve bu problem hâlâ devam ediyor. Şu anda İstanbul Tıp Fakültesi'nde tedavi görmeme rağmen, bu tedavi hiçbir işe yaramıyor! Çünkü düzgün ilgilenmiyorlar, sadece ilaç yazıp gönderiyorlar. Bu hastalık psikolojik bir rahatsızlık olduğu için, bu hastalıkla psikiyatri bölümü ilgileniyor. Ama gittiğim hastanede bırakın hastalığımla ilgilenmeyi, düzgün bir tedavi yöntemi bile uygulamıyorlar. Ben 15 senedir bu hastaneye gidiyorum ve elde avuçta tutulacak hiçbir sonuç yok! 

Özel hastanelere veya psikiyatri kliniklerine gitmek istediğimde, çok pahalıya mâl oluyor. En son araştırdığımda, sadece bir psikiyatri kliniğinin seans başı ücreti 500 TL. Bu hastalık yüzünden zaten çalışamıyorum ve kimse beni işe almıyor. Ben bu parayı nasıl ödeyebilirim? 

Bakın, zekâmda hiçbir problem yok. Hâttâ zekâ testi yapıldığında, sonucum 100/130 çıktı. Ama bu rahatsızlığım yüzünden ciddi problemler yaşıyorum ve maalesef düzgün bir tedavi göremiyorum. Ebeveynlerim o zamana kadar hep bu hastalığımı görmezden geliyordu. Bu yüzden de bu hastalığımın tedavisi zamanında yapılamadı. Öğretmenlerim bile zekâmdan şüphelendiler, o yüzden de ailemle konuştuklarında "çocuğunuzun zeka ile ilgili bir problemi var, çocuğunuzu en kısa zamanda bir uzmana gösterin", ailem yine görmezden geldi. 

Ailem bu hastalığımı kabullenmek yerine, beni suçlamayı ve hakaret etmeyi seçiyordu. Babam sürekli "mal, hımbıl" gibi ağır hakaretlerde bulunuyordu. Bu yüzden özgüveni düşük biri haline geldim. Eğer böyle bir rahatsızlığım varsa, ve bu ailem tarafından biliniyorsa, bunun tedavi ettirilmesi lâzımdı. Ama maalesef şu anda tedavi için çok geç kalındı! Eğer o zaman bu tedaviye başlasaydık, ben şimdi çok başka yerlerde olabilirdim! Daha başarılı olabilir ve daha iyi yerlere gelebilirdim! Çoğu hatanın telafisi olsada, bazı yapılan hataların telafisi olmuyor ne yazık ki! İşte benim yaşadıklarım da tam olarak bu! Ben bu hastalığım yüzünden öğrenci yurdundan atıldım ve üniversite eğitimine 1 yıl ara vermek zorunda kaldım. Ama ailem yine sürekli beni suçladı ve beni anlamak yerine hakaret etmeyi tercih etti. 



Psikolojik rahatsızlıklar yaşayan birinin karşılaştığı en büyük problemlerden biri de, insanlar tarafından dışlanmaktır. Fiziksel rahatsızlıklar dışarıdan görüldüğü için insanlar anlayışla karşılayabiliyor ama psikolojik rahatsızlıklar sadece insanın iç dünyasında saklı kalıyor ve bu nedenle insanlar sizi anlamak yerine suçlamayı tercih ediyor. Kimi insanlar dikkat eksikliği yüzünden sergilediğim davranışları bilerek yaptığımı düşünüyor, kimileri de kafamın bir şeye basmadığını, geri zekalı biri olduğumu düşünüyor. İşte, psikolojik sorunlar yaşayan birinin karşılaştığı en büyük problemlerden biri, toplum tarafından dışlanmaktır.  Bazen diyorum ki, keşke bendeki bu rahatsızlığı bir şekilde insanlara ıspatlayabilsem! O zaman insanlar beni suçlamak yerine anlamayı seçebilirdi! Ama insanların beni anlamalarını beklemek, yaptığım büyük bir hata... Çünkü seni ancak senin yaşadıklarını yaşayan insanlar anlayabilir. Bu rahatsızlığımı ve neler hissettiğimi sizlere anlatmaya çalıştım. 

Ebeveynler, sözüm size..... Çocuğunuzda eğer psikolojik bir rahatsızlık varsa (dikkat eksikliği vs.), çocuğunuzu suçlamak yerine onu tedavi ettirmeye çalışın! Böyle bir davranış, sizi sorumlu birer ebeveyn yapar! Çocuğunuzun dikkat sorunu olabilir, bu onun suçu değil. Önemli olan, sizin onun bu rahatsızlığının farkına varmak ve tedavisi için bir uzmana danışmaktır. Bugün bu söylediklerimi önemsemeyebilirsiniz ancak, ileride dikkat eksikliği yaşayan çocuğunuz tedavi edilmediği takdirde, benim yaşadığım problemlerin aynısını yaşayacaktır. Lütfen çocuğunuzu yargılamak yerine anlamaya çalışın!
















Bu yazıyı beğendiyseniz +1 butonuna basmayı ve blogumu takip etmeyi unutmayınız. Ayrıca bana destek olmak için blog sayfamda bulunan Google reklamlarına da tıklayabilirsiniz. Teşekkürler!

12 Ekim 2016 Çarşamba

Psikolojik Rahatsızlıklar ve Nedenleri



    Psikolojik rahatsızlıklar, günümüzde çoğu insanın maruz kaldığı rahatsızlıkların başında geliyor. Bazen insanlar bu hastalıklar sebebi ile intihara kalkışabiliyor ve bunların çoğu maalesef ölümle sonuçlanabiliyor. Ha-yat şartlarının zorlaşması, geçim sıkıntısının artması, aile içi huzursuzluk gibi nedenler psikolojik hastalıklara yakalanmamıza neden olabiliyor. Çevremize baktığımızda her 5 insandan 1'i bu hastalıklarla mücadele ediyor. Hastanelerin psikiyatri kliniklerinde sıra bekleyen bir sürü insanla karşılaşabiliyoruz. Kimisi ruhsal bunalımdan, kimisi uyuşturucu ve alkol bağımlılığından psikiyatri kliniklerine başvuruyor. Hatta bazen durumu ağır olanlar, kapalı servislere yatırılıyor. 
   Psikolojik rahatsızlıklar bazen ailelerde boşanmalara, aile içi huzursuzluğa yol açabiliyor. Psikolojik rahatsızlıkların temel sebebinde şunlar yatmaktadır: 
  • Suçluluk duygusu,
  • Yaşama bağlayıcı bir şeyin olmaması,
  • Güvensizlik,
  • Sevgisizlik,
  • İlgisizlik gibi nedenler, psikolojik rahatsızlıkların başında gelmektedir. Bazen de biyolojik olarak beynin farklı bölümlerinde meydana gelen değişiklikler de, psikolojik rahatsızlıkları tetiklemektedir.(Şizofreni, depresyon gibi.) 
Günümüzde en yaygın yaşanan psikolojik tanılar şunlardır: 
  1. Depresyon: Depresyon, insanlardaki yaşanan ruhi bunalımlarla sürekli yaşanan karamsarlık, yaşama isteğinin azalması vb. gibi belirtilerle konulan teşhisin adıdır. İntihar etmek ve intihar girişimleri vakalarının en fazla olduğu psikolojik rahatsızlıktır. Günümüzde insanlarımızın 5/1'i bu rahatsızlıkla mücadele etmektedir.
  2. Şizofreni: Şizofreni, olmayan şeyleri var gibi görmektir. Buna erken bunama da denilmektedir. Maalesef çoğu insan böyle insanları "deli" sıfatıyla damgalamaktadır. Halbuki bu hastalık beyinde meydana gelen bazı değişikliklerden kaynaklanmaktadır. Uyuşturucu, alkol bağımlılığı bu hastalığın riskini de artırmaktadır. Bu insanlar sürekli hayal görürler. Olmayan şeyleri varmış gibi görürler. Bazıları buna uyanık iken rüya görmek diyor.
  3. Dikkat Eksikliği ve Hiperaktive Bozukluğu: Bende dahil olmak üzere, pek çok insanda bu rahatsızlık vardır. Bu hastalığı olan insanlarda unutkanlık, isteksizlik, aşırı hareketlilik veya hareketsizlik, öğrenme güçlüğü, başlanan bir işin sonunu getirememek gibi sorunlar baş göstermektedir. Bu hastalığa sahip olan insanlarda zeka geriliği olduğu söylense de, durum bunun tam aksidir. Dikkat eksikliği, beyinde bir bölümde omega 3 eksikliğinden kaynaklanıyor. Ben de zeka testimi ölçtürdüm ve %110 gibi bir oran çıktı. Bu hastalığa erken tanı konulması halinde, ileride iyileşebilmektedir. Ancak tanının gecikmesi halinde bu hastalık çok daha ilerleyebilmekte ve kişinin hayatını olumsuz olarak etkilemektedir.
  Psikolojik rahatsızlıklardan dolayı hastanelere yatma oranı, her geçen gün artış göstermektedir. Bu hastaneye yatışların en büyük sebeplerinden biri de, intihar etmek veya intihara teşebbüstür. Psikiyatri kliniğine gittiğinizde, "Ben intihar ettim veya teşebbüsünde bulundum." diye doktora söylerseniz, sizi hemen hastaneye yatırırlar. Bu psikiyatri servisleri genelde küçük bir koridor ve 3-4 odadan oluşur. Psikiyatri servisinde dışarı çıkamazsınız. Kapalı bölge dışında bir yere gidemezsiniz. Gidebileceğiniz yerler sadece sigara içme odası, koridor ve ortak yaşam alanlarından ibarettir. Buraya kapalı cezaevi desek de yalan olmaz. Kısacası bir psikolojik hastayı, buraya yatırırsanız iyileştirmek yerine daha kötü psikolojisini bozabilirsiniz. 
  Yukarıda saydığımız psikolojik rahatsızlıklar nedeniyle, bu hastalığı olan insanlar toplum tarafından dışlanabilmekte, alay konusu edilebilmekte ve damganalabilmektedir. Bu gibi durumlar insanlarda iyileşme isteği uyandırmak yerine, daha fazla yaşama isteğinin azalmasına ve daha fazla intihara teşebbüs etmesine sebep olmaktadır. Halbuki bu hastalıklar toplumun en az %70'inin yaşadığı rahatsızlıklardır. Bu nedenle bu hastalıklardan kurtulmak istiyorsak, kişileri damgalamak, alaya almak yerine onlara tedavi olabilmeleri için yardımcı olabiliriz. Unutmayalım ki, biz de bu hastalıklara yakalanabiliriz. 
  
    Psikolojik Hastalıkların En Temel Nedeni
  Hepimizin maruz kaldığı bu psikolojik rahatsızlıkların temel nedeni, hiç şüphesiz manevi olarak huzursuz olmamızdır. Bir türlü bu sıkıntılardan kurtulamıyorsak, bir türlü içimizdeki sıkıntıları atamıyorsak, bunun nedeni kalbimizin manen hasta olmasıdır. Manevi hastalıkları da psikiyatri veya psikologlara giderek gidermek, imkansıza yakındır. 
 
Psikolojik Hastalıkların Çaresi



 Bizim bu dünyaya gelme nedenimiz, Allah'a kul olmak ve O'na ibadet etmektir. Bunu çoğumuz yapmadığımız için, manen bu hastalıklara maruz kalıyoruz. Halbuki Allah-u Zülcelal bir ayet-i kerimede şöyle buyurmaktadır: 
  "Kalpler, ancak Allah'ı anmakla huzur bulur." (Rad; 28)
  Bizim manen hasta olmamız, Allah'ı anmayı unutmaktan kaynaklanmaktadır. Halbuki insan kendini yaratan Allah-u Zülcelal'i hatırlayıp, O'na yönelse, bu manevi hastalıkların hepsinden kurtulacaktır inşaAllah. Yüce Allah, insanı en mükemmel şekilde yaratmış ve onu en şerefli varlık kılmıştır. Biz Allah'a kul olmak ile mükellef canlılarız. Biz Allah'a gereği gibi yönelip, O'na teslim olmalıyız. 
 
 Psikiyatri ve psikologlara giderek, her gün tonlarca para harcanıyor. Düşünsenize, manevi hastalıklardan kurtulmak için psikolog veya psikiyatriye gidiyorsunuz ve seans başı en az 300 TL ödüyorsunuz. Halbuki bu manevi hastalıklardan kurtulmak için para ödemek yerine, Allah'a yönelerek para ödemeden bu hastalıklardan kurtulmak hem bedava, hem de çok daha etkili. Biz Allah'ı andığımız zaman, Allah'da bizi anacaktır. Nitekim Allah-u Zülcelal, bir ayet-i kerimede şöyle buyuruyor: 
"Öyle ise yalnız beni anın ki, bende sizi anayım." (Bakara; 152)
  Şimdi bu anlattıklarımdan dolayı, bana 'yobaz' diyenler olacaktır. İnanın ben de Allah'a yönelmeden önce, bu yola 'yobazlık' diyordum. Bende bundan 2 sene evvel, psikolojik rahatsızlıklar geçirdim. Yaşamak istemiyordum. Canım hiçbir şey yapmak istemiyordu. Sürekli evde kendimi dinliyordum. Bazen iç sıkıntım o kadar fazla oluyordu ki, ancak alkol alırsam rahatlayabileceğimi zannediyordum. 
  Dedem vefat ettiğinde aklım başıma geldi. Ölümün hak olduğunu ve kendime gelmem gerektiğini anladım. Dedemin vefatı, suratıma tokat gibi çarpmıştı adeta. Sonra abdest alıp,  namaz kılmaya başladım.. Baktım ki, bu sıkıntılarım yavaş yavaş azalmaya başladı. "Demek ki, çarem ve ilacım bu imiş. Allah'a yönelmekmiş. Keşke daha önce bunu fark etseydim, keşke daha önce Allah'a yönelseydim." diye düşünmeye başladım. Şu anda sıkıntılarım halen var ama, sıkıntılara karşı sabretmeyi ve dayanmayı öğrendim. Hakikaten insan Allah'a tevekkül edince, sıkıntılar daha kolay geliyor insana. 
 

  Ben asla bu hastalıklara maruz kalan insanları kınamıyorum. Ben de bu hastalıkların evresinden geçtim. Gitmediğim doktor, dolaşmadığım hastane kalmadı. Ben sadece çareyi, ibadet etmekte buldum ve bunu sizinle de paylaşmak istedim. Amacım belki birkaç insana faydalı olabilmek düşüncesinden ibarettir. Lütfen bu yazımı kınama değil de, bir dost tavsiyesi olarak algılayınız. Hem bu yazdığım makaledeki rahatsızlıklar, bunlara karşı bilinçlenmemize de vesile olacaktır.