1432 yılında Edirne'de dünyaya geldi. Fatih Sultan Mehmed Han, Akşemseddin (k.s) Hazretleri'nin nazargahında yetişmiş olup, genç yaşına rağmen büyük ilerlemeler göstermiştir. 19 yaşına geldiğinde 6 lisan biliyordu. Askeri, siyasi ve kültür bakımından da Osmanlı Padişahları arasında ilk sırayı almıştır. Fatih Sultan Mehmed Han ilk kez, 1442'de tahta geçti. İlk kez tahta çıktığında, yaşı 10'du. O sırada haçlı ordusu da saldırıya hazırlanıyordu. Fatih Sultan Mehmed Han babası II. Murat Han'a bir mektup yazar: "Baba! Sen hala padişah isen gel ordunun başına geç. Eğer ben padişah isem, sana emrediyorum gel ordumu yönet." Bu sözler üzerine tekrar tahta geçen II. Murat, 1444'de yaşanan Varna savaşında, haçlıları ağır bir bozguna uğratmıştır. Fatih Sultan Mehmed Han, babası II. Murat'ın 1451'de vefat etmesi üzerine, 19 yaşında tekrar tahta geçti.
Fatih Sultan Mehmed Han'ın tahta geçtiğinde en çok yapmak istediği şey, İstanbul'u fethetmekti. Hz. Peygamber sallallâhu aleyhi vesellemin şu hadis-i şerifi, Fatih için İstanbul'un fethedilmesini gerektiriyordu: "Muhakkak ki İstanbul, mutlaka fetholunacaktır. O'nu fetheden komutan ne güzel komutan, O'nu fetheden asker ne güzel askerdir!"
Fatih Sultan Mehmed Han, 6 Nisan 1453 yılında İstanbul'u kuşatmaya başlamıştır. Ancak ne var ki, İstanbul bundan önce birçok medeniyet tarafından kuşatılmış, ancak düşürülememişti. En son Yıldırım Bayezid Han İstanbul'u kuşattığı sırada, Timur gelmiş yine İstanbul alınamamıştı.
Fatih Sultan Mehmed Han, İstanbul'u kuşatırken dedesi Yıldırım Bayezid'in yaptırdığı Anadolu Hisarı'nın karşısına Rumeli Hisarı'nı yaptırmak oldu.
Fatih Sultan Mehmed Han, Rumeli Hisarı'nı Peygamber Efendimiz sallallâhu aleyhi vesellemin ismi üzere yaptırmış ve yapımında kendisi de bizzat taş taşımıştır. Fatih Sultan Mehmed Han'ın bu hisarı yapmasının amacı da, Bizans'a dışarıdan gelecek olan yardımı kesmekti. Anadolu Hisarı ve Rumeli Hisarı'na toplar yerleştirildi. Böylece, Türklerin izni dışında buradan gemi geçse, derhal batırılacaktı. Rumeli Hisarı, 1452'de tamamlanmıştır.
Ancak, İstanbul'un kuşatılması için yapılması gereken önemli bir şey vardı. O da, İstanbul surlarını yıkabilecek güçlü bir top yapmaktı. Şahi adı verilen bu topların çizimini ve tasarımını da bizzat Fatih Sultan Mehmed Han yapmıştır. Şahi topları, en güçlü surları yıkabilecek güçteydi. İlk saldırı yapıldığında, Bizans surları ciddi bir tahribat almasına rağmen, Haliç'in zincirle kapalı olması sebebiyle başarısız olmuştur. Ancak Fatih'in bunun için de bir çözümü vardı. O da, gemileri karadan yürütmek:
Yollara döşenen raylar üzerinden geçirilip Haliç'e indirilen gemileri gören Bizanslı'ların artık hiçbir ümidi kalmamıştır. 29 Mayıs 1453'de başlayan büyük taarruz sonucu Bizans düştü ve aşılmaz denilen surları aşmak, Türklere nasip oldu. İstanbul'un fethi, şu sonuçlara neden oldu:
Fatih Sultan Mehmed Han'ın tahta geçtiğinde en çok yapmak istediği şey, İstanbul'u fethetmekti. Hz. Peygamber sallallâhu aleyhi vesellemin şu hadis-i şerifi, Fatih için İstanbul'un fethedilmesini gerektiriyordu: "Muhakkak ki İstanbul, mutlaka fetholunacaktır. O'nu fetheden komutan ne güzel komutan, O'nu fetheden asker ne güzel askerdir!"
Fatih Sultan Mehmed Han, 6 Nisan 1453 yılında İstanbul'u kuşatmaya başlamıştır. Ancak ne var ki, İstanbul bundan önce birçok medeniyet tarafından kuşatılmış, ancak düşürülememişti. En son Yıldırım Bayezid Han İstanbul'u kuşattığı sırada, Timur gelmiş yine İstanbul alınamamıştı.
Fatih Sultan Mehmed Han, İstanbul'u kuşatırken dedesi Yıldırım Bayezid'in yaptırdığı Anadolu Hisarı'nın karşısına Rumeli Hisarı'nı yaptırmak oldu.
Fatih Sultan Mehmed Han, Rumeli Hisarı'nı Peygamber Efendimiz sallallâhu aleyhi vesellemin ismi üzere yaptırmış ve yapımında kendisi de bizzat taş taşımıştır. Fatih Sultan Mehmed Han'ın bu hisarı yapmasının amacı da, Bizans'a dışarıdan gelecek olan yardımı kesmekti. Anadolu Hisarı ve Rumeli Hisarı'na toplar yerleştirildi. Böylece, Türklerin izni dışında buradan gemi geçse, derhal batırılacaktı. Rumeli Hisarı, 1452'de tamamlanmıştır.
Ancak, İstanbul'un kuşatılması için yapılması gereken önemli bir şey vardı. O da, İstanbul surlarını yıkabilecek güçlü bir top yapmaktı. Şahi adı verilen bu topların çizimini ve tasarımını da bizzat Fatih Sultan Mehmed Han yapmıştır. Şahi topları, en güçlü surları yıkabilecek güçteydi. İlk saldırı yapıldığında, Bizans surları ciddi bir tahribat almasına rağmen, Haliç'in zincirle kapalı olması sebebiyle başarısız olmuştur. Ancak Fatih'in bunun için de bir çözümü vardı. O da, gemileri karadan yürütmek:
Yollara döşenen raylar üzerinden geçirilip Haliç'e indirilen gemileri gören Bizanslı'ların artık hiçbir ümidi kalmamıştır. 29 Mayıs 1453'de başlayan büyük taarruz sonucu Bizans düştü ve aşılmaz denilen surları aşmak, Türklere nasip oldu. İstanbul'un fethi, şu sonuçlara neden oldu:
- II. Mehmed'e çağ açan ve çağ kapayan anlamına gelen Fatih ismi verildi.
- Ortaçağ kapanıp, yeni çağ açıldı.
- Topların, güçlü surları yıkabileceği anlaşıldı.
- Osmanlı Devleti kuruluş döneminden yükselme dönemine geçti.
Ne var ki, Fatih Sultan Mehmed Han, İstanbul'u fethettiğinde oradaki gayrimüslim halkı inançlarında serbest bırakmış, hiçbir şekilde onlara zarar vermemiş ve verilmesini de yasaklamıştır. Bu hoşgörü zamanla, İstanbul'un o dönemin sosyal, kültürel ve ekonomik olarak en önemli şehir haline gelmesine vesile olmuştur.
Fatih Sultan Mehmed Han, hocası Akşemseddin (k.s) Hazretleri'nin talimatı üzere, Eyyube'l Ensari Hazretleri'nin cenazesini bulmuş ve bu bölgede hemen bir cami yaptırmıştır. Üzerinden 400 yıl geçmesine rağmen Eyüp Sultan Camii, halen daha Türkiye'nin ve dünyanın birçok yerinden insanı kendine çekmektedir.
Fatih Sultan Mehmed Han, İstanbul'da birçok cami, mescid, hamam yaptırmıştır. İslam'a en büyük hizmeti ise, hiç şüphesiz Ayasofya'yı camiye çevirmek olmuştur. İstanbul fethedilmeden önce, Hristiyanlığın merkezi konumundaydı. Ancak, İstanbul'un fethinden sonra, bunun bilincinde olan Fatih Sultan Mehmed Han, Ayasofya'yı camiye çevirmeye karar vermiştir. 1453'ten, 1923'e kadar cami olarak hizmet veren Ayasofya, şu anda müze olarak kullanılmaktadır.
Fatih Sultan Mehmed Han, büyük bir asker, büyük bir komutandı. O'nu ne kadar anlatmaya çalıştıysam da, O'nu anlatmak için yaşamak gerekiyor. Fethettiği topraklardaki insanlara gösterdiği hoşgörü ve tevazu ile gönülleri fetheden Fatih Sultan Mehmed Han, vefatının üzerinden 400 sene geçmiş olmasına rağmen, halen daha anılıyor ve halen daha kendisini özletiyor. Allah-u Zülcelâl, büyük komutan Fatih Sultan Mehmed Han'ın ve O'nun döneminde yaşayan büyük Allah dostlarının ruhlarını şad etsin. Bizleri de onları örnek olarak yaşayan, bu büyük ecdadın torunu olmanın bilincinde olanlardan eylesin. (Âmin)