Kişisel Yazılarım if(window.location.href == 'https://kisiselyazilarimkaan.blogspot.com' || window.location.href == 'https://kisiselyazilarim.blogspot.com' ) { window.location="https://kisiselyazilarimkaan.blogspot.com"; } Kişisel Yazılarım : Tasavvuf ve Önemi

16 Şubat 2017 Perşembe

Tasavvuf ve Önemi

Tasavvuf'un ne olduğunu şu örnekle açıklayabiliriz: Bir araba motoru düşünün. Araba motorunun bakımı yapılmadığında, temizlenmediğinde, paslanır, çürür ve işe yaramaz hale gelir. 

Tasavvuf da, kalbin kötülüklerden arındırılmasından ibarettir. Bilindiği gibi, nefsimiz her zaman şeytanı dinler ve hep kötülüğü emreder. İşte Tasavvuf da, insanın nefsine karşı mücadelesinde nasıl muzaffer olacağını öğretmektedir. 

Tasavvuf ne yazık ki, günümüzde aşağılanır bir hale gelmiştir. Hâlbuki tasavvuf, İslam dinin bir rüknudur. Şöyle ki, tasavvuf ihsan makamıdır. İhsan ise, Allah-u Zülcelâl'i görür gibi davranmaktır. Böyle davranamasak bile, O'nun bizi her an görüp gözettiğinin farkına varmaktır. 

Düşünün ki, nasıl güvenlik kameraları insanların ne yaptıklarını an an kaydediyorsa, Allah-u Zülcelâl'de insanların ne yaptıklarını, içlerini ve dışlarını, içinden geçirdiklerini dahi bilmektedir. İşte, tasavvuf da insanın ihsan şuurunu kazanmasında önemli bir yardımcıdır. 

Birçoğumuz ibadet ediyoruz ancak, ibadetlerden lezzet alamıyoruz öyle değil mi? Bunun nedeni de, kalbin Allah'ı tanıyamaması, dünya sevgisinin Allah-u Zülcelâl'in sevgi ve muhabbetinden fazla olması gibi sebeplerden kaynaklanır. İki çeşit amel türü vardır. Bunlar, zahiri ve batıni amel olmak üzere ikiye ayrılır. 

  1. Zahiri amel: Allah-u Zülcelâl'in bize emretmiş olduğu farz ibadetleri yapmak (namaz, oruç, zekât gibi), bize yasaklamış olduğu şeylerden (içki, zina, kumar gibi) uzak durmaktır. 
  2. Batini amel: Kalbi ameldir. Yani, nefsimizi hastalıklardan arındırmaktır. Nefsimiz için afet niteliği taşıyan; kibir, riya, gıybet gibi hastalıklardan temizlemeye çalışmaktır. Batini amel, zahiri amelden daha önemlidir. Çünkü, ibadetlerin kabul şartı, Allah-u Zülcelâl'e huşu ile ibadettir. Bu da ancak, kalbimizi Allah ile doldurmak ve nefsimizi hastalıklardan kurtarmaya çalışmaktır. 
Tasavvuf, Peygamber Efendimiz sallallâhu aleyhi vesellemden günümüze kadar ulaşan bir rükundur. Buna, bazıları tarikat de demişlerdir. Tarikat, lügatte 'yol' demektir. Tasavvuf da ise, Allah-u Zülcelâl'e ulaşmak için çıkılan yol demektir. Bir insan, tasavvuf ehli insanlara intisap ettiğinde, Allah-u Zülcelâl'e ulaşmakta önemli bir adım atmış olmaktadır. 

Tasavvufa kalp temizliği desek, yanlış olmaz. Kalbin günahlardan arındığı ve nefsini terbiye edildiği bir yoldur. Bu yol, eğer değeri bilinirse insanı çok farklı yerlere götürür. Öyle ki, tasavvuf ehli insanlara baktığımızda, tasavvuf ehli olmayan insanlar arasındaki farkı hemen anlayabiliriz. Tasavvuf ehli insanlar, nefislerini terbiye edebilmiş, kalplerini yalnızca Allah'ın sevgi ve muhabbeti ile doldurmayı başarmışlardır. Bu insanlara da Mürşid-i Kâmil denmektedir. 

Mürşid-i Kâmil'lere İntisap Etmenin Önemi 
Bir hastalığınız var ve bu hastalığınızın tedavisi için, doktora gitmeniz lazım. Doktora gittiğinizde, doktorun size verdiği ilaçları harfiyen kullanmanız lazım. İşte, Mürşid-i Kamiller de kalp doktorlarıdır. Kalbimizde olan kin, riya, ucub, gıybet gibi hastalıkların da tedavisi için, mutlaka bir Mürşid-i Kamil'e intisap etmemiz ve onların verdiği reçeteye harfiyen uymamız lazımdır. Ancak bu şekilde kalbimizdeki bu hastalıklardan kurtulabilir ve Allah-u Zülcelâl'in razı olacağı bir şekilde, bir hayat yaşayabiliriz. Mürşid-i Kamil, ilmi ile amel eden demektir. Mürşid-i Kamiller, peygamber varisleridir. Nitekim Hz. Peygamber sallallâhu aleyhi vesellem bir hadis-i şerifte şöyle buyurmuştur: "Ümmetimden bir topluluk (kıyamete kadar) Allah'ın emrini ayakta tutmaya devam ederler.Onları terkedenler ve muhalif davranalara kendilerine bir zarar veremez.Bu, Allah'ın (kıyamet) emri gelinceye kadar devame der.Onlar insanlara devamlı üstün gelirler." 

İşte, bu yukarıda paylaştığımız hadis-i şerifte de beyan edildiği üzere, Mürşid-i Kamiller peygamber varisleridir. Bir insan dinini öğrenmek, kemale erdirmek istiyorsa, Mürşid-i Kamiller'in kapılarından ayrılmamalıdır. 

Mürşid-i Kamil'e intisap olup, onun verdiği reçeteyi harfiyen uygulayabilen bir insan, hiç şüphesiz Allah-u Zülcelâl'in rızasını kazanma yolunda önemli bir adım atmış olacaktır. 

Elimden geldiği kadar, tasavvufu, tasavvufun önemini ve mürşid-i kamile neden intisap edilmesi gerektiğini anlatmaya çalıştım. Umarım, faydanıza dokunur. Tasavvuf hakkındaki kötü tabuların yıkılmasını Allah-u Zülcelâl nasip eylesin. (Âmin)  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder