Hepimizin bildiği gibi, 1299 yılında kurulan Osmanoğulları beyliği, 200 sene içerisinde üç kıtaya hakim bir imparatorluk halini almıştı. Osmanlı Devleti, üstün askeri başarılarıyla, siyasi alanda, teknolojik alanda üstünlükleriyle, kısa zamanda güçlenmeyi başarmıştı. Ama, üç kıtaya yayılmış büyük bir imparatorluğu zayıflatan ne olabilirdi? Şimdiye kadar ki okuduğunuz tarih kitaplarını bir kenara bırakın ve benim bu yazıma bir göz atın!
Kanuni Sultan Süleyman'ın hatası, sadece I. Mustafa'yı idam etmek değildi. Ayrıca, görevinde son derece başarılı olan, Mohaç Meydan Savaşı ve daha birçok zaferde önemli payı bulunan Sadrazam İbrahim Paşa'yı idam ettirmekti. Gerçekten de, son derece başarılı, siyasi, askeri ve diğer alanlarda oldukça üstünlük gösteren bir padişahtı. Ancak ne var ki, yine bir fitne sebebiyle idam edildi. Bu fitneleri de çıkaran, Hürrem Sultan'dır. Sarayda hakimiyet kurmak isteyen Hürrem Sultan, ne kadar düşmanı varsa, çıkardığı fitneler sebebiyle, tüm düşmanlarını saf dışı bırakmıştı. Osmanlı'nın zayıflamaya başlamasından sorumlu olanlardan biri, şüphesiz Hürrem Sultan'dır.
I. Mustafa ve Pargalı İbrahim Paşa yaşasaydı, belki de şu anda Osmanlı Devleti yıkılmamış olacaktı. Çünkü, üç kıtaya yayılmış kocaman bir imparatorluğu yıkabilmek akıl karı değildir. İşte, Osmanlı Devleti zayıflamaya dışarıdan değil, içeriden başlamıştır. Çıkan fitneler sebebiyle, eski haline gelememiştir. Kanuni Sultan Süleyman son derece başarılı, adaletli, savaş ve diğer alanlarda birçok padişahtan üstün olmasına rağmen, bu yaptığı hata, Osmanlı Devleti'nin zayıflamasına yol açmıştır. Tabii ki, Osmanlı'yı zayıflatan sadece bu neden değil. Bunun arkasını daha başka şeyler izlemiştir. Ben burada sadece, Osmanlı'nın ne zaman zayıflamaya başladığını açıklamaya çalışıyorum. Çünkü, koca bir imparatorluk, üç kıtaya hakimiyet kurmuş bir devlet, basit hatalarla yıkılacak değildi.
Belki de, bu saydığım isimler o zaman hayatta olsaydı ve halen devleti yönetiyor olsalardı, belki de Osmanlı Devleti, çok daha farklı yerlere gelecekti. Hatta belki de, Avrupa'nın tamamı Osmanlı'ya ait olacaktı. İşte, bir devlette ne kadar fitne fesat olursa, o devlet istediği kadar güçlü olsun yıkılmaya mahkumdur. Çünkü sağlam bir kaleyi yıkmanın en kolay yolu, kaleye dışarıdan değil içeriden saldırmaktır. Yani, Osmanlıyı zayıflatan, aslında dış nedenler değil.
Peki, ya şu anda Osmanlı ayakta olsaydı? Halen daha padişahlıkla yönetilseydik? Neler olurdu? Nasıl bir yaşam bizi beklerdi? Şu anda Osmanlı nasıl bir konumda olurdu? Gerçekten merak ettiğim bir konudur. Ancak emin olduğum bir şey var, o da Osmanlı halen yaşıyor olsaydı, İslam beldelerinde kimse mazlum Müslümanlara zulüm edemezdi. Savaşlar durur, her tarafta adalet ve hoşgörü hakim olurdu. Çünkü Osmanlı padişahları, fethettikleri topraklarda farklı dinden ve inanıştan olan insanlara, hep hoşgörülü ve adaletli davrandılar. Ayrı gayrı gözetmeden, her dinden insana aynı eşitlikte davrandılar. Bugün de olsa, aynı şekilde davranırlardı.
Osmanlı'yı sevmek şöyle dursun, Osmanlı aşığı bir insanım. Çünkü, ecdadımızın çok örnek alınacak davranışları vardır. Osmanlı yıkılmasından 97 yıl geçmesine rağmen, halen özlemini sürdürmektedir. Kalplerdeki yeri, halen daha yerini korumaktadır. Bu şanlı ecdadımızın ruhlarına Allah'tan rahmet dilerim. Rabbim, ecdadımızı örnek almayı, onlara layık bir nesil olabilmeyi nasip eylesin. Rabbim şefaatlerine nail eylesin.
İlgi ve alakanıza teşekkür ederim.
Kaan Akalın
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder