if(window.location.href == 'https://kisiselyazilarimkaan.blogspot.com' || window.location.href == 'https://kisiselyazilarim.blogspot.com' ) { window.location="https://kisiselyazilarimkaan.blogspot.com"; } Kişisel Yazılarım

12 Mart 2022 Cumartesi

Osmanlı'da Kahve Kültürü

Osmanlı'da Kahve Kültürü

Eğer kahve içmeyi seviyorsanız ve tarihe de meraklıysanız, Osmanlı'da Kahve Kültürü ile ilgili sürükleyici ve keyifli bir yazı sizleri bekliyor! 

Osmanlı'da kahve kültürü çok önemli bir yere sahiptir. Osmanlı'da kahve ilk Kanuni Sultan Süleyman zamanında, 16. YY'da tüketilmeye başlanmıştır. Osmanlı'da kahve, en sevilen sıcak içeceklerin başında yer almaktadır. Osmanlı'da kahve birçok padişah ve eşrafı tarafından severek tüketilmekteydi. Tabii ki, Osmanlı'da  kahve kültürünün en önemli simgelerinden birisi de, günümüzde "kıraathane" olarak adlandırılan "kahvehane" dükkânlarıdır.  Yani, günümüzde kafe diye adlandırılan dükkânların ilk kurulmuş halidir. Osmanlılar 16.YY'da kahvenin yaygınlaşmasıyla zamanla kahvehaneleri kurmuşlar ve bu kahvehaneler memleketin her yanında görülmeye başlanmışlardır.  

 

Osmanlı'da Kurulan İlk Kahvehaneler 

Osmanlı'da kahve kültürünün en önemli sembollerinden birisi, şüphesiz ilk kurulan kahvehanelerdir. Osmanlı'da, kahve 16. YY'da, Kanuni Sultan Süleyman zamanında tüketilmeye başlanmış ve kahve tüketimi halk arasında o kadar yaygınlaşmış ki, kahvehane dediğimiz ve günümüzde "kıraathane, kafe" gibi adlarla anılan dükkânlar açılmaya başlanmış. Kahvehaneler, insanların kahve içmek için gittiği, aslında insanların sosyalleşmesine büyük katkı sağlayan mekânlar olmuştur. Bugün, bizler de kafe ve kahvehane gibi yerlere sadece kahve içmek için değil, sosyalleşmek için de gideriz. Aslında kahve, sadece bir içecek değil, insanların sosyalleşmesi için de önemli bir şeydir. Kahve, birçok insanı bir araya getiren, sosyalleştiren bir içecektir. Kahve, kız isterken, toplantılarda, düğünlerde veya sadece evde canımız kahve istediğinde sıkça tüketilmektedir. O nedenle, kahve kültürü, Osmanlı'da olduğu gibi, günümüzde de büyük önem taşımaktadır. 

Kahve, Osmanlı'da ilk tüketildiğinde son derece sert ve acı olduğu için pek fazla beğenilmemişti. Ancak, kahve lokumla birlikte tüketildiğinde, giderek sevilmeye başlanmış ve insanlar kahve bağımlısı olmaya başlamıştı. 

Çünkü kahve, kafein içeren bir maddedir ve bu yüzden içildiğinde büyük keyif verir. Kahve, günde 4-5 fincan tüketildiğinde, vücutta bir bağımlılık meydana getirmektedir. İşte, Osmanlılar da, kafeinin yarattığı keyif ve rahatlık hissine kapılmış olacaklar ki, senelerdir kahveyi sık sık tüketir olmuşlar. Kahvehanelerde, iğne atsan yere düşmeyecek şekilde müşteri kaynıyordu. Aslında kahveyi bu kadar cazip yapan iki şey vardı; kokusu ve tadı... Kahvenin öyle bir kokusu var ki, insan içmemek için kendini zor tutuyor adetâ! İşte, Osmanlılar tarafından kahvenin bu kadar sevilmesinin nedeni de bu olmalı! Aslında Osmanlı zamanında kahvenin yasaklandığı dönemler de olmuştur. 

Osmanlı'da Kahvenin Yasaklandığı Dönemler

Osmanlı'da bazı dönemlerde kahvenin yasaklandığı durumlar olmuştur. Bunun en güzel örneği ise, IV. Murad zamanında yaşanmıştır. Tütün, alkol ve kahve gibi ürünler, yeniçerilerin bu maddeleri alarak, payitahtta yangınlar ve taşkınlıklar çıkarmaları nedeniyle yasaklanmıştır. Çünkü, kahve aşırı tüketildiğinde uykusuzluğa ve sinire neden olabilmektedir. IV. Murad, bu nedenle bazı dönemlerde kahve tüketimini kesinlikle yasaklamış ve kahvehanelerin kapısına zincir vurulmuştur. Bu maddeleri tüketenlerin cezası ise idamdı. Ancak, daha sonraları kahvenin zararlı olmadığı gerekçesiyle bu yasak kaldırılmıştır. Kahve, Osmanlı padişahları tarafından severek tüketilen ve tüketildiğinde keyif veren ve aklı keskinleştirip, dinçlik veren bir içecek olmuştur. 



 Günümüzde Kahve Kültürü

Kültürümüzde kahvenin önemi, şüphesiz tartışılamaz bir gerçektir. Günümüzde misafirliklerde, kız istemelerde ve birçok olayda ve toplantılarda sıkça tüketilen bir içecektir kahve... Kahve, gerek kokusu, gerekse tadıyla severek tüketilmektedir. Türk kahvesi, asırlardır kendine has kokusu ve tadıyla severek tüketilmektedir. Kahvenin Türk kültüründeki yeri, kuşkusuz tartışılamaz. 


Bu yazıyı beğendiyseniz, Kişisel Yazılarım blogumu takip ederek, yeni gönderilerden anında haberdar olabilirsiniz. Ayrıca Kişisel Yazılarım'daki gönderileri sosyal ağlarınızda paylaşarak, daha fazla insanın okumasına yardımcı olabilirsiniz. Kişisel Yazılarım bloguma gösterdiğiniz ilgiden dolayı teşekkür eder, Kişisel Yazılarım blogumda keyifli vakit geçirmenizi dilerim.

10 Mart 2022 Perşembe

Künefe Hakkında Merak Edilenler

Künefe Hakkında Merak Edilenler

Evet, Kişisel Yazılarım'da bugünkü makalemde, en sevdiğim tatlı olan künefeden ve İstanbul'da yiyebileceğiniz en lezzetli künefe yapan mekanlardan bahsetmek istiyorum. Bilindiği gibi künefe, Türk mutfağının en sevilen tatlılarından biridir. Ancak, künefenin nereden geldiği ve tarihçesi gibi konulardan bahsetmek de, son derece yararlı olacaktır. 

Aslında künefenin anavatanı Hatay değil, Lübnan'dır. Yani künefenin Arap mutfağına ait bir tatlı türü olduğunu söyleyebiliriz. Yani, künefe Arapçada "كُنافة" anlamına gelmektedir. Aslında künefenin tarihçesi çok da eski değildir. Anlatılanlara göre, Yemen'e giden askerlerimiz tarafından keşfedilmiş ve Hatay'a getirilmiştir. Bu tatlıya aslında "peynirli kadayıf tatlısı" da denebilir. Künefenin peynirin esas özelliği ise sünebilen bir peynir olması. Yani, lezzetli bir künefeyi künefe yapan şey isse bu peynirdir. 

Künefe yapımında kullanılan bu peynir, sadece Hatay bölgesinde yetiştirilmektedir. Bazı yerlerde kaşar peyniri kullanarak yapsalar da, orjinal tadı yakalayabilmek için Hatay'da üretilen peynirin kullanılması şarttır ki, zaten lezzetli bir künefeyi yapmanın en önemli yolu budur. Yoksa, herkes evindeki kaşar peynirle lezzetli künefe yapabilir. :) Dediğim gibi, künefe en sevdiğim tatlıdır ve İstanbul'da bu tatlıyı yiyebileceğim en iyi mekanlara da gittiğim olmuştur. Evde de kendiniz yapabilirsiniz, ancak yapılması biraz zahmetlidir. Mesela, künefenin pişmesi için gereken ısıyı evdeki fırınınızla elde edemeyebilirsiniz. Diyelim ki, fırınınızın kapasitesi maksimum 300 santigrat derece ise, künefeyi pişirmek için 500 santigrat derece bir ısıya ihtiyacınız vardır. Künefe yapan restoranların birçoğu da, künefeyi genellikle odun fırınlarında pişirmeyi uygun görmektedir.  Çünkü, odun ateşiyle yapılan her yemek gibi künefe de lezzetli olabilmektedir. Künefe sade servis edilebildiği gibi, bazen de kaymak ve dondurma ile de servis edilebilmektedir. 
Aslında künefe yapan mekanlar fazla olsada, künefe genelde kebap restoranlarında satılmaktadır. Künefe sıcak tüketilmesi tavsiye edilen bir tatlı çeşididir. Ancak lezzet katması için çoğu zaman dondurma veya kaymak ile de servis edilebilmektedir. Aslında fikrimi sorarsanız, dondurmalı künefe de hiç fena olmuyor! :) Künefe en sevdiğim tatlıldır ve her hafta mutlaka künefe yemeye giderim. Şimdi de, İstanbul ve Türkiye'de yiyebileceğiniz en lezzetli künefeleri yapan birkaç mekândan bahsetmek istiyorum. 

  1. Beyzade - İstanbul/Alibeyköy

Künefeyi nasıl seversiniz? Sade mi, Antepfıstıklı mı? İşte, künefeyi nasıl seviyorsanız,  Beyzade adlı künefe restoranında da o var! Her çeşit künefeyi bulabileceğiniz Beyzade, adeta künefe dünyasında çığır açmış bir yer! Ancak, biraz pahalı olduğu konusunda sizleri uyarmalıyım! Sade bir künefe yemek için 50 TL'yi gözden çıkarmanız gerekiyor. Ancak, Burada yapılan künefelerden tadarsanız, bu fiyatı hak ettiğine inanabilirsiniz! Ben, İstanbul/Gaziosmanpaşa'da oturuyorum, bu restoran iste Alibeyköy'de bulunuyor. Evime de çok yakın bir yer olduğu için, künefe yemeye sürekli buraya geliyorum. Eğer künefe yemek istiyorsanız, Beyzadem künefe restoranını mutlaka tavsiye ederim. Bu makalede paylaşacağım konum ile mekânı daha rahat bulabilirsiniz. 



2- Bağlarbaşı Künefe - İstanbul/Gaziosmanpaşa-Bağlarbaşı 

Bu künefe restoranı, oturduğum ilçede bulunuyor. Gaziosmanpaşa'da oturduğum için, buraya sık sık giderim. Eğer gerçek Hatay künefesi yemek istiyorsanız, burayı mutlaka ziyaret etmelisiniz! Fiyatı da, önceki paylaştığım restorana göre daha uygun, ayrıca has Hatay künefesi yapıyorlar. Özellikle künefe hazırlanırken üzerine döktükleri şerbetin çıkardığı ses, insanı kendinden geçiriyor! İşte bu çıkan ses, size burada yapılan künefelerin İstanbul'da yapılan en iyi künefe olduğunu haber veriyor! Gaziosmanpaşa'nın en işlek caddesi olan Bağlarbaşı'nda bulunan bu restoran, her gün müşteri akınına uğruyor. Başka bir değişle, eğer sizin de en sevdiğiniz tatlı künefe ise, bu mekana mutlaka uğramalısınız! 

Bu mekâna paylaşacağım harita ile rahatlıkla ulaşabilirsiniz. 


3- Künefeci Sadık Usta - Mersin/Tarsus

Eğer künefe mekanlarından bahsederken, Sadık Usta'dan bahsetmezsem, künefeye büyük bir hakaret etmiş olurum! Sadık abi, bu işin gerçekten kitabını yazıyor! Daha önce YouTube'da videolarını defalarca izlemiştim ve geçen sene de sırf Sadık abiyle tanışmak ve künefesinden tatmak için Mersin/Tarsus'a gittim. Muhabbeti de çok seven renkli ve cana yakın bir insan. Zaten, yaptığı işi ne kadar sevdiği de künefenin lezzetinden anlaşılıyor. Yalnız, Sadık Ustanın yaptığı künefe biraz farklı. O tel kadayıflı gördüğümüz künefelerin dışında, Lübnan yani künefenin aslını yapıyor. Künefenin kadayıfları neredeyse belli olmuyor. Sadık abi, bu kadayıfı özel undan yaptırdıklarını söylüyor. Her gün Sadık abinin dükkânı dolup dolup boşalıyor! 


Sadık Usta, ilk başta baklava ustası olarak işe başlamış, daha sonra da, seyyar olarak künefe satıcılığına devam etmiş. Müşterileri o kadar artmış ki, sonunda bir dükkân açmak zorunda kalmış. 

Sadık abi, şu ana kadar tanıdığım en sıcakkanlı ve misafirperver esnaflardan birisi. Zaten kalbinin güzelliği, yaptığı künefelere yansımış diyebilirim. Eğer gerçekten lezzetli bir künefe yemek istiyorsanız, Sadık Usta'yı ziyaret etmenizi mutlaka tavsiye ederim. Zaten, Sadık Usta'nın internette birçok videosu var, ben de onu Milli Yiyici denen bir YouTuber abimiz sayesinde keşfettim, kendisine de buradan selamlarımı yolluyorum. Künefeci Sadık Usta'nın adresini burada konum olarak paylaşacağım, böylece haritadan kolayca bulursunuz. Künefeyi gerçekten seviyorsanız, gerçekten iyi bir künefe yemek istiyorsanız, Sadık abiyi ziyaret etmenizi mutlaka tavsiye ederim. Kendisi de zaten, insanları seven bir insan. Şahsen, ben Sadık abiyi çok sevdim, Allah bol ve hayırlı kazançlar versin. 







Bu yazıyı beğendiyseniz, Kişisel Yazılarım blogumu takip ederek, yeni gönderilerden anında haberdar olabilirsiniz. Ayrıca Kişisel Yazılarım'daki gönderileri sosyal ağlarıvnızda paylaşarak, daha fazla insanın okumasına yardımcı olabilirsiniz. Kişisel Yazılarım bloguma gösterdiğiniz ilgiden dolayı teşekkür eder, Kişisel Yazılarım blogumda keyifli vakit geçirmenizi dilerim.

6 Mart 2022 Pazar

Kahve Bağımlılık Yapar mı?

Kahve Bağımlılık Yapar mı?

Herhalde sizler de bizim gibi kahve içmeyi seviyorsanız, kahvenin bağımlılık yapıp yapmadığını merak ediyorsunuzdur. 

İşte Kişisel Yazılarım'ın bugünkü makalesinde, kahvenin bağımlılık yapıp yapmadığını, kahve bağımlılığına neden olan maddenin ne olduğunu, kahve bağımlısı olduğunuzu nasıl anlayabileceğinizi, sizlerle incelemeye çalışacağız.

Aslında bu sorunun cevabı çok basit. Eğer günde 4-5 fincandan fazla kahve tüketiyorsanız, siz de kahve bağımlısı olmuşsunuz demektir. Ancak, biz bu yazımızda kahvenin neden bağımlılık yaptığını sizlerle paylaşmak istedik. Kahvenin bağımlılık yapmasının nedeni kahvenin kendisi değil, içinde bulunan kafeindir. 

Kafein nedir?

Kafein kahve, kakao, çay ve kola gibi yiyecek ve içeceklerde bol miktarda bulunan bir maddedir. Bu madde vücuda keyif verdiği için, canımız sürekli kafein içeren içeceklerden içmek istiyor. Bunun başında da kahve yer alıyor. Kahve kafein açısından en zengin içeceklerden biridir. Aslında kahvenin bizi dinçleştirmesi ve zihnimizi açmasının nedeni de kafein denen bu maddedir. Kafein aslında kahveyle birlikte tüketildiğinde çok zararlı değildir. Aslında kafein, vücudumuzu kansere karşı korumaktan, metabolizmamızı hızlandırmaya kadar birçok yararı olan bir maddedir. 

Kafein neden bağımlılık yapar?

Kafein, keyif verici bir maddedir ve bu yüzden kahveyi severek tüketiriz. Günde 4-5 fincan kahve tükettiğimizde, kafein vücudumuzda bir bağımlılığa neden olmaktadır. Sabah kahve içmeden uyanamamamız ve kahve içmeden sürekli yorgun ve bitkin hissetmemiz de, işte bu yüzden. 

Kafein bağımlısı olduğunuzu nasıl anlarsınız? 

Aslında bu sorunun cevabı çok basit! Ancak kafein bağımlısı olduğunuzu nasıl anlayabileceğinizden bahsetmek istersek, şu birkaç madde altında inceleyebilirsiniz: 
  • Kahve içmediğinizde sürekli kendinizi bitkin ve yorgun hissedersiniz,
  • Kahve içmek size dünyanın en güzel şeyi gelir, kahve içmeden yapamazsınız. 
  • Günde en az 4-5 fincan kahve tükettiğinizde, kendinizi zinde ve zihniniz açık hissedersiniz.
  • Aşırı kahve tükettiğinizde, kalp çarpıntısı, sinirlilik gibi olumsuz durumlarla karşılaşabilirsiniz.
Aslında kafein bağımlılığı, diğer bağımlılık çeşitlerine nazaran oldukça masum kalmaktadır. Çünkü kafeinin vücudumuza zararından çok yararı bulunmaktadır. Uzmanlar ayrıca sürekli kahve içmenin de ömrü uzattığını belirtmektedirler. Bu nedenle, kafein bağımlılığı ayrıca ömrümüzün de uzamasına yardımcı olabilmektedir. Siz de bizim gibi kahve bağımlısıysanız, korkmanıza gerek yok demektir.


Bu yazıyı beğendiyseniz, Kişisel Yazılarım blogumu takip ederek, yeni gönderilerden anında haberdar olabilirsiniz. Ayrıca Kişisel Yazılarım'daki gönderileri sosyal ağlarınızda paylaşarak, daha fazla insanın okumasına yardımcı olabilirsiniz. Kişisel Yazılarım bloguma gösterdiğiniz ilgiden dolayı teşekkür eder, Kişisel Yazılarım blogumda keyifli vakit geçirmenizi dilerim.

4 Mart 2022 Cuma

Ukrayna ve Rusya Savaşında Kim Haklı? #ukraynasavaşı

Ukrayna ve Rusya Savaşında Kim Haklı?

Aslında savaşlarda haklı olan taraf yoktur. Savaş her iki tarafta da ciddi kayıplara yol açabilmektedir. Ancak, günümüzde Ukrayna ve Rusya arasında bir savaş var ve bu savaşta kimin haklı olduğunu bilmek gerekir. Bu makalemizde de Ukrayna ve Rusya arasındaki savaşta hangi tarafın haklı olduğunu, birlikte inceleyeceğiz. Ukrayna-Rusya savaşı hakkında daha fazla makale için bloğumuzu takip edebilirsiniz. 

Rusya ve Ukrayna savaşında hangi tarafın haklı olduğunu bulmadan önce, bu savaşın nedenlerine bir göz atmakta fayda var. Zira, bu nedenler Rusya ve Ukrayna arasındaki krizin nedenlerini de bulmamıza yardımcı olacaktır. 

Ukrayna ve Rusya arasındaki kriz, Sovyetler Birliği'nin dağılmasından günümüze kadar tazeliğini korumakta.  Belki de Rusya, bu savaşla Karadeniz'e inme planını başarma fırsatını bulabilir. Zira Rusya, I. Dünya Savaşı'nın başlangıcından beri, sıcak denizlere inme politikası izlemektedir. Eğer Rusya Ukrayna'yı fethederse, belki de bu hayaline kavuşabilir. Rusya'nın Ukrayna ile savaşmak istemesinin asıl nedeni, Karadeniz'e sahip olmak olabilir. Çünkü Ruslar, yıllarca bunun hâyâlini kuruyorlardı. Bize göre Rusya'nın asıl amacı Ukrayna'yı yok etmek değil. Rusya, dünyada en fazla nükleer silaha sahip ülkelerden biri. Eğer Rusya Ukrayna'yı yok etmek isterse, tek bir hamleyle Ukrayna'yı haritadan silebilir! Çünkü nükleer silahlar tek seferde milyonlarca insanı yok edebilecek güce sahip. Aslında, Rusya'nın istediği Ukrayna'yı yok etmek değil, yönetime kendi yandaşlarından birini geçirmek ve bu sayede Ukrayna'yı kendi topraklarına katmaktır. 

Bu savaşta kim haklı?

Putin'in açıklamalarına göre Ukrayna, NATO'ya güvenerek, Rusya sınırına asker yığmaktadır. Bu durum, uluslararası politikalar açısından bir savaş suçunu oluşturmaktadır. Rusya Devlet Başkanı Putin, Rusya'nın sınırlarındaki güvenliği sağlamak ve Ukrayna Devlet Başkanı Volodemir Zelenski'yi yok edip, yerine Rus yanlısı bir hükûmet kurmayı amaçladıklarını ve savaşı bu amaçla başlattıklarını belirtmekte. Her zamanki gibi NATO'ya güvenmekle en büyük hatalardan birini yapan Zelenski, şu anda tek başına bırakılmış durumda! Zaten, NATO'nun verilen sözleri tuttuğu da görülmemiştir. Ukrayna'nın Rusya sınırına asker yığması da, bardağı taşıran son damla oldu. Doğal olarak da Rusya, topraklarını korumak için bir savaş başlattı. Tabii ki, bu Putin'in açıklamalarına göre... 

Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski'nin önceden bir komedyen olduğu ve siyasetten anlamadığı söylenmektedir. Bu nedenle Zelenski'nin saf dışı bırakılarak ülkeyi daha iyi yönetebilecek bir siyasetçinin başa geçirilmesi de planlanıyor. 

Tabii ki, Rusya Ukrayna'dan çok daha güçlü! Sadece askeri ve teknolojik silah bakımından değil... Rusya, eğer nükleer silahlar kullanırsa, tek seferde Ukrayna'yı haritadan silebilir. Umarım böyle bir şey gerçekleşmeden ve daha fazla masum insan ölmeden, savaş bir an önce sona erer! 

Sonuç olarak...

Bize göre, savaşta haklı taraf yoktur. Çünkü savaşta en çok zararı, masum siviller ve çocuklar görmektedir. İki siyasetçinin arasındaki suçun cezasını, masum insanlar canlarıyla çekmektedir! Savaşın haklı tarafı olamaz! Çünkü, savaş gerçekten de her iki taraf için de çok kötü bir olaydır. Umarız, Rusya-Ukrayna savaşı en kısa zamanda sona erer ve daha fazla masum insan hayatını kaybetmez... 

Siz Ukrayna-Rusya savaşı hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizce bu savaşta kim haklı? Yorumlarda belirtmeyi unutmayın.


Bu yazıyı beğendiyseniz, Kişisel Yazılarım blogumu takip ederek, yeni gönderilerden anında haberdar olabilirsiniz. Ayrıca Kişisel Yazılarım'daki gönderileri sosyal ağlarınızda paylaşarak, daha fazla insanın okumasına yardımcı olabilirsiniz. Kişisel Yazılarım bloguma gösterdiğiniz ilgiden dolayı teşekkür eder, Kişisel Yazılarım blogumda keyifli vakit geçirmenizi dilerim.

Rusya-Ukrayna Savaşı Nedenleri #UkraynaSavaşı

Rusya-Ukrayna Savaşı Nedenleri

Rusya-Ukrayna savaşı nedenleri, yaşanan son gelişmelerin ardından gündeme geldi. Rusya-Ukrayna'ya neden savaş açtı sorusu, savaşın boyutları artmaya devam ederken, milyonlarca kişinin gündeminde yer alıyor. 
Rusya-Ukrayna savaşı ile ilgili son gelişmeler yaşanmaya devam ediyor. Rusya-Ukrayna gerilimi günlerdir devam etmekteydi. Rusya Devlet Başkanı Putin'in emri ile savaş resmen başladı. Ukrayna'nın başkenti Kiev başta olmak üzere, birçok kent şu anda yoğun saldırı altında. Rusya'ya birçok devlet tarafından yaptırım uygulama kararı alındı. Tüm bu gelişmeler yaşanırken gözler bir kez daha, 2014 yılında başlayan Rusya-Ukrayna geriliminin nedenlerine çevrildi. Peki, Rusya Ukrayna ile neden savaşıyor? İşte detaylar... 
Rusya-Ukrayna savaşı, dünya genelinde yakından takip edilmekte. Rusya'nın bir süredir teyakkuz altında olduğu Ukrayna sınırında harekete geçmesiyle birlikte, dünyanın gözü Donetsk ve Luhanks bölgelerine çevrildi. 

Rusya ile eski bir Sovyetler Birliği ülkesi olan Ukrayna'nın arası, Kiev yönetiminin AB ile yakınlaşması üzerine açıldı. Kiev, Rusya yanlısı Viktor Yanukoviç, ülkenin batıya yönelmesini engellemek için 2013 yılında AB Ortaklık Anlaşması'nı askıya aldığını açıkladı. Bu karar, Ukrayna tarihindeki ciddi krizlerin başlangıcı oldu. 

Rusya-Ukrayna Savaşı Neden Çıktı? 

2013 yılını "meydan olayları" ile uğurlayan Ukrayna, yeni yılı iç karışıklıklarla karşıladı. Bağımsızlık Meydanı'nda toplanan binlerce batı yanlısı, Yunokoviç'in kararını protesto etti. Rusya yanlılarının da sokağa çıkmasıyla, zaman zaman çatışmalar meydana geldi. Olayların kontrolden çıkması üzerine dönemin Devlet Başkanı Viktor Yinokoviç, Rusya'ya kaçmak zorunda kaldı. Coğrafi olarak Avrupa ile Rusya arasındaki Ukrayna'nın insanları da Rus ve Batı yanlısı olarak belirli kutuplara bölündü. 
Olaylar Kırım ve Donbas'a sıçradı. Kırım Parlamentosu askeri, üniformalı, üzerinde hiçbir sembol ya da simge bulunmayan "silahlı yeşil adamların" baskıyısyla Kırım'ın Rusya'ya ilhakını sağlayacak bir referandum yapma kararı aldı. Yerli halk olan Tatarlar ve Ukraynalıların karşı çıkarak katılmadığı 16 Mart 2014'deki tartışmalı referandumun ardından Kırım, Rusya tarafından yasa dışı olarak ilhak edildi. Rusya yanlılarının işgali Kırım ile kalmadı. Ukrayna'nın doğusundaki şehirlerde Rusya yanlısı ayrıkçılar, sözde devletlerini ilan ettiler. Donbas denen bölgede Rusya yanlılarının yönetimi yaklaşık 7 yıldır sürüyor. 

Donbas neden Kiev yönetiminin kontrolünde değil? 

Ukrayna'da, Rus kökenli nüfusun yoğun olarak bulunduğu Donetsk ve Donbas bölgelerinde, Şubat 2014'de ayrılıkçı gruplar, ağır silahlarla hükûmet yanlısı birliklere saldırdı. Ukrayna ordusundan bazı silahları ele geçiren ayrılıkçılar, Kiev yönetmine göre önemli silah ve mühimmat desteğini Rusya'dan gördü. 

Son gerginlik nasıl başladı? 

Fransa'nın başkenti Paris'te 9 Aralık 2019'da, üç senenin ardından Normandiya Dörtlüsü Liderler Zirvesi yapıldı. Ukrayna, Rusya, Fransa ve Almanya devlet başkanlarının katılımlarıyla gerçekleşen zirvede, tam ateşkes ve Minsk Anlaşması'na bağlılık vurgusu yapıldı. 

Zirveden sonra azalan çatışmalar, kısa süre sonra daha da alevlendi. Krizin çözümüne ilişkin Rusya, Ukrayna ve AGİT'ten oluşan üçlü temas grubu, 27 Temmuz 2020'den itibaren kapsamlı ateşkes kararı aldı. Bu kapsamda 2021 senesine kadar kapsamlı ateşkes, ufak tefek çatışmalara rağmen sürdürüldü. 

Ancak, bu yıl Rus ordusunun Ukrayna sınırına adeta askeri yığınak yapması, Dombas bölgesinde zaten hiç bitmeyen çatışmaları yeniden artırdı. Rusya yanlısı ayrılıkçıların 26 Mart'ta 4 Ukraynalı askeri öldürmesi, bölgedeki krizi zirve noktasına çıkardı. Saldırılar karşısında Ukrayna ordusunun tedbirleri artırmasının üzerine Rusya, sınıra ve ilhak edilen Kırım bölgesine asker yığdı. 





Bu yazıyı beğendiyseniz, Kişisel Yazılarım blogumu takip ederek, yeni gönderilerden anında haberdar olabilirsiniz. Ayrıca Kişisel Yazılarım'daki gönderileri sosyal ağlarınızda paylaşarak, daha fazla insanın okumasına yardımcı olabilirsiniz. Kişisel Yazılarım bloguma gösterdiğiniz ilgiden dolayı teşekkür eder, Kişisel Yazılarım blogumda keyifli vakit geçirmenizi dilerim.

3 Mart 2022 Perşembe

Sporun Önemi ve Spor Yapmanın Sağlığa Faydaları

Sporun Önemi ve Spor Yapmanın Sağlığa Faydaları

Şüphesiz ki, spor yapmak sağlık için çok önemlidir. O yüzden herkes, vakit buldukça spor yapmalıdır. Spor yapmanın hem fiziken hem de psikolojik olarak birçok yararı bulunmaktadır. Bu makalemizde, neden spor yapmamız gerektiğini, spor yapmanın neden bu kadar önemli olduğunu ve spor yapmanın fiziki ve psikolojik sağlığımıza ne gibi yararları olduğunu inceleyeceğiz.

Spor Yapmanın Önemi

Vücudumuza kalori aldığımızda, bunları harcamamız gerekir. Örneğin, günlük kalori ihtiyacımız 3400 kalori olsun. Biz yediklerimizle 3800 kalori almış ve bu sınırı aşmış olalım. Bu kalori yakılmadığında vücut bu kaloriyi yağ olarak depoluyor ve bunun sonucu olarak kilo almaya başlıyoruz. İşte, düzenli spor yaptığımızda, bu aldığımız kaloriyi yaktığımız için, kilo almaktan da kurtulmuş oluyoruz. Yani, kilo vermek ve mevcut kilonuzu korumak istiyorsanız, spor yapmak son derece önemlidir! Sadece kilo açısından değil, sağlıklı olmak isteyen ve sağlığına önem veren herkesin de spor yapması gerekir! Spor yapmak için hiç vaktiniz yoksa, şunları yapabilirsiniz: 
  • Asansör yerine merdivenleri kullanın: Merdiven çıkmak, çok iyi bir spordur. Hem bacak kaslarınızın çalışmasına hem de vücudunuzdaki fazla yağların yakılmasına yardımcı olur. Spor yapmak için hiç vaktiniz olmasa da, eve veya işyerine giderken, asansör yerine merdivenleri kullanmak, spor için çok iyi bir alternatif olacaktır. 
  • Varmak istediğiniz yerdeki duraktan önceki bir durakta inin: İşe veya okula giderken ve dönerken, eğer işe veya okula otobüs, metro, dolmuş gibi toplu taşıma araçlarıyla gidiyorsanız, inmeniz gereken duraktan bir durak önce inebilirsiniz. Böylece, gideceğiniz yere doğru daha fazla adım atmış olursunuz. Örneğin normalde ineceğiniz duraktan işe veya okula giderken 2.000 adım atarken, bir önceki durakta inerek bu adımı 5.000 adıma çıkarmış olursunuz. Bu şekilde, fazla zaman kaybetmeden, günlük sporunuzu yapmış olursunuz.
  • Evde egzersiz yapın: Eğer spor yapmak için hiç vaktiniz yoksa veya spor yapmaya üşeniyorsanız, YouTube'da bulabileceğiniz birçok kısa ve kolay egzersiz videoları ile günlük sporunuzu yapabilirsiniz. Böylece hem yorulmadan hem de fazla zaman kaybetmeden, vücudunuzun ihtiyacı olan sporu yapmış olursunuz.  

 Sporun Sağlığa Faydaları 

Spor yapmanın fiziki ve psikolojik sağlığımza birçok faydası bulunmaktadır. Spor yapmanın sağlığımıza olan faydalarını maddeler halinde, şu şekilde sıralayabiliriz: 
  • Spor yapmak bağışıklık sistemimizi güçlendirir,
  • Spor yapmak kilo vermemizde büyük bir ölçüde yardımcı olur,
  • Spor yapmak vücudumuzda biriken toksitlerin dışarı atılmasını sağlar,
  • Spor yapmak vücudumuzda mutluluk hormonlarının salgılanmasını sağlar ve bu sayede depresyon gibi psikolojik rahatsızlıklara karşı korur,
  • Spor yapmak daha dinç ve enerjik hissetmemizi sağlar; halsizlik ve bitkinlik gibi şikayetlerden kurtulmamıza yardımcı olur,
  • Spor yapmak vücudumuzun daha çekici ve düzgün görünmesini sağlar.

Sonuç olarak...

Spor yapmanın sağlığımız için ne kadar önemli olduğu, şüphesiz tartışılamaz bir gerçektir. Sağlıklı ve uzun yaşamak isteyen her birey, sağlığı için spor yapmalıdır. Hareketsizlik, vücudumuzda birçok rahatsızlığa neden olmaktadır. Düzenli spor yaptığımızda hem vücut hem de ruh sağlığımızı koruyabiliriz. Onun için diyoruz ki, "İşleyen demir pas tutmaz."




Bu yazıyı beğendiyseniz, Kişisel Yazılarım blogumu takip ederek, yeni gönderilerden anında haberdar olabilirsiniz. Ayrıca Kişisel Yazılarım'daki gönderileri sosyal ağlarınızda paylaşarak, daha fazla insanın okumasına yardımcı olabilirsiniz. Kişisel Yazılarım bloguma gösterdiğiniz ilgiden dolayı teşekkür eder, Kişisel Yazılarım blogumda keyifli vakit geçirmenizi dilerim.

1 Mart 2022 Salı

İstanbul'da Lezzetli Kahve İçebileceğiniz Mekânlar


İstanbul'da Lezzetli Kahve İçebileceğiniz Mekânlar

Herkese tekrardan merhaba! Kahve içmeyi seviyorsanız, bu yazımızı mutlaka okumanızı tavsiye ederiz. Bu yazımızda, İstanbul'da içebileceğiniz en lezzetli kahveleri bulabileceğiniz mekânlardan bahsedeceğiz! 

1- Dags Coffee - İstanbul/Sarıyer - Ayazağa

Burası, sık sık kahve içmeye geldiğim bir yer. Yaptıkları kahve, gerçekten enfes! Espresso, Cappuccinno gibi birçok kahve çeşidini bulabilirsiniz. Fiyatları da gayet uygun ve kahvelerin tadı enfes! Eğer lezzetli bir fincan kahve içmek istiyorsanız, İstanbul/Sarıyer - Ayazağa'da bulunan Dags Coffee'i ziyaret edebilirsiniz. 

Dags Coffee her ne kadar ufak bir mekân olsa da, birçok memnun müşterisi var. Fiyatlarının da uygun olması, burayı İstanbul'daki popüler kahve mekânlarından biri hâline getiriyor. Buraya gelip, buradaki lezziz kahveleri tatmanızı şiddetle ve önemle tavsiye ederim.



2- Roof Cafe - İstanbul/Sarıyer - Ayazağa

Yine İstanbul/Sarıyer'de bulunan Roof Cafe, kahve yapımında harikalar yaratıyor! Burası, Dags Coffee'den sonra en çok ziyaret ettiğim mekanlardan birisi. Mekân ufak olsa da, yaptığı kahveler enfes! 

Kısacası, eğer lezziz bir fincan kahve içmek istiyorsanız, İstanbul/Sariyer'de bulunan Roof Cafe'yi de ziyaret etmenizi şiddetle tavsiye ederim. Fiyatları uygun ve kahveleri çok lezzetli!  





3- Teras Cafe - İstanbul/Gaziosmanpaşa

İstanbul/Gaziosmanpaşa'da bulunan Teras Cafe, Gaziosmanpaşa'nın en ünlü mekânlarından birisi. Burası her gün birçok müşteriyi ağırlamaktadır. Burayı farklı yapan ise yaptıkları lezziz kahveler! Kahve yapımında harikalar yaratan Teras Cafe, kahve tutkunlarını bir araya getiren bir mekândır. 

Teras Cafe'nin fiyatları son derece uygundur. Bir fincan kahve için sadece 10 TL ödersiniz. Ancak, kahvenin tadı gerçekten de efsane! Eğer bir gün Gaziosmanpaşa'ya yolunuz düşerse, Teras Cafe'yi ziyaret edebilirsiniz.

Sonuç olarak...

Bu yazımda, en çok gittiğim ve beğendiğim bazı kahve mekânlarını sizlerle paylaşmaya çalıştım. Kahve içmeyi gerçekten çok seviyorum ve kahve içmek için sık sık bu mekânları ziyaret ediyorum. Eğer siz de kahve içmeyi benim kadar seviyorsanız, bu mekânları ziyaret etmenizi şiddetle tavsiye ederim. Yeni yazımda görüşmek üzere, hoşçakalın! 





Bu yazıyı beğendiyseniz, Kişisel Yazılarım blogumu takip ederek, yeni gönderilerden anında haberdar olabilirsiniz. Ayrıca Kişisel Yazılarım'daki gönderileri sosyal ağlarınızda paylaşarak, daha fazla insanın okumasına yardımcı olabilirsiniz. Kişisel Yazılarım bloguma gösterdiğiniz ilgiden dolayı teşekkür eder, Kişisel Yazılarım blogumda keyifli vakit geçirmenizi dilerim.