if(window.location.href == 'https://kisiselyazilarimkaan.blogspot.com' || window.location.href == 'https://kisiselyazilarim.blogspot.com' ) { window.location="https://kisiselyazilarimkaan.blogspot.com"; } Kişisel Yazılarım

30 Ocak 2022 Pazar

Zayıflamak İçin Beslenme ve Spor













Zayıflamak İçin Beslenme ve Spor



Obezite, günümüzün en önemli sağlık problemlerinden biri haline gelmiştir. Günümüzde birçok insan, obezitenin pençesi altında ve çoğu insan aşırı kilo alımına bağlı hastalıklar nedeniyle hayatını kaybediyor. Ülkemizde de obezite maalesef çok üst boyutlarda ve obezitede Avrupa'da birinci sıradayız. Aslında benim düşüncem, bir insanın aşırı kilosunun olması, kendisine hastalık olarak yeter de artar bile! Eğer bir insan ne kadar şişmansa, hastalıklara o kadar yakın demektir. Günümüzde teknolojinin de gelişmesiyle, yeterli hareket edemiyoruz. Yediğimiz yemekler de, yüksek kalorili ve şişmanlatıcı. Bu da, obezitenin hızla yayılmasına neden oluyor.  Yediğimiz sağlıksız yiyecekler, lezzetli olabilir, hatta vazgeçilmezdir. Kendimden örnek verecek olursam, ben tatlıyı çok seven biriyim. Her gün en az bir çikolata, bisküvi yerim. Çünkü tatlıya zaafım var. İşte tüm bu zaaflar, sağlığımıza ciddi zararlar veriyor! TLC kanalını izleyenleriniz varsa, oradaki insanların obezite yüzünden neler yaşadığını anlarsınız! Obezite; şeker, kalp-damar hastalıkları, tansiyon hastalığı, kolesterol gibi birçok hastalığın asıl sebebidir, ayrıca obezite kalp krizinin en önemli risk faktörüdür. Kişi her kilo aldığında, kalp krizine bir adım daha yaklaşıyor demektir! Günümüzde obezite ameliyatları yapılmakta ve bazen bu ameliyatlar kişinin hayatına mâl olmaktadır. O zaman, kişinin önünde iki seçenek var; ya obezite yüzünden ölecek, ya da ameliyat yüzünden! 


Aslında, hiç kimse obez olarak yaşamak zorunda değil ve obeziteden kurtulmak için ameliyat olmak zorunda da değil. Şahsen, kendimden örnek verecek olursam; ben iki sene evvel 133 kiloydum. İşte bu eski halim! 
Bu resim, benim iki sene önceki halim. Burada tam 133 kiloydum ve kendimi taşımakta zorlanıyordum. Yokuş ve merdiven çıkmak, benim için ölmekten beterdi. Kendimi kilolarım yüzünden hep çirkin görüyor ve kendimi beğenmiyordum. Ayrıca kilo, sağlığımı da tehdit etmeye başlamıştı. Kalp ağrılarım başladığı zaman kilo vermeye karar verdim, tabii ki bu karar vermek kadar kolay olmadı. Beslenme alışkanlıklarımı değiştirdim; şekerli yiyecekler, hamur işleri vs. yiyeceklerden uzak dutdum. Alışmak zor oldu ama zamanla başardım. Ayrıca, her gün en az 4-5 litre su içtim ve en az 12.000 adım yürüdüm. Neredeyse 12 ayda 35 kilo verdim ve şu anda 95 kiloyum. İşte, yeni halim bu: 

Ben de başaramam zannediyordum ama diyete harfiyen uyarak, disiplinli ve azimli olarak tam 35 kilo vermeyi başardım! 

    Konumuza gelecek olursak; bana göre beslenme spordan daha önemli. Çünkü, düzenli ve sık spor yapsanız da, yediklerinize dikkat etmediğiniz takdirde, yaptığınız hiçbir işe yaramaz, yine kilo almaya devam edersiniz. Evet, spor yapmak zayıflamak için çok önemli ama beslenmenin yerini hiçbir şey tutamaz. Onun için, benim fikrim düzenli ve sık spor yaparken, aynı zamanda sağlıklı beslenmemiz gerektiğidir.
l






















Bu yazıyı beğendiyseniz +1 butonuna basmayı ve blogumu takip etmeyi unutmayınız. Ayrıca bana destek olmak için blog sayfamda bulunan Google reklamlarına da tıklayabilirsiniz. Teşekkürler!

4 Temmuz 2021 Pazar

Parayla Saadet Olur Mu?

 Parayla Saadet Olur Mu? 

Para, tarihte Lidyalılar tarafından bulunmuş ve hâlâ daha kullanılmaya devam ediyor. Önceden "para" kavramı altın, gümüş, elmas gibi değerli madenlerle ifade edilirken, şimdi ise kağıt ve demir olarak kullanıyoruz. Para bir araç mı, yoksa bir amaç mı? Neden paraya ihtiyacımız var? Bir şeyi satın almak istediğimizde "para" gerekiyor, değil mi? "Para" ekonomide bir değişim aracıdır. Yani biz aslında para harcadığımızda, bir nevi değiş-tokuş yapıyoruz. Zaten para icat edilmeden önce, insanlar alışverişlerini değiş-tokuşla yapıyorlardı. Para denilen kavram da bu sebeple ortaya çıktı. 



Gerçekten para her şeyi satın alabilir mi? Günlük ihtiyaçlarımızı karşılarken, paraya ihtiyaç duyuyoruz. Hatta evlenmek, tatile çıkmak gibi temel olmayan ihtiyaçlar için de paraya ihtiyaç duyuyoruz. Para, günümüzde çeşitli amaçlarla kul-lanılıyor. Diğer bir deyişle, para olmadan yaşamak neredeyse imkânsız. Para her şeyi satın alabilir mi? Parayla saadet olur mu, olmaz mı? İşte bütün mesele bu... Genel olarak baktığımızda, zengin insanların psikoloğa gitme oranının normal veya fakir insanlara nazaran daha fazla olduğunu görüyoruz. Gerçekten de paranın satın alamayacağı şeyler de var. Mesela: 

- Mutluluk 

Evet, belki de paranın satın alamayacağı en önemli şeylerden birisi de mutluluktur. Çünkü, bazı insanlar sadece mutlu olmak için para harcar ama bu mutluluk gerçek bir mutluluk değil, sadece geçici bir hevestir. Bir insan mutlu olamadıktan sonra, istediği kadar para harcasın yine de hak ettiği mutluluğu elde edemez. Çünkü, elde etmeye çalıştığı mutluluk gerçek değil! Öte yandan, zengin ve varlıklı insanlar daha fazla psikolojik sorunlar yaşıyorlar ve bu sorunlardan kurtulmak için psikologlara servet ödüyorlar! Orta gelirli veya fakir insanların ise daha mutlu olduğunu görüyoruz, çünkü böyle insanlar hayata her zaman umutla bakarlar. Zengin insanlar zaten istedikleri her şeyi satın alabiliyorlar; ev, araba, en pahalı tatiller vs... Ama bir türlü istedikleri mutluluğa ulaşamıyorlar. Bu da paranın asla mutluluğu satın alamayacağının en önemli kanıtıdır. 

- Sağlık 

Eğer hastanelere gidiyorsanız, birçok zengin ama sağlığı yerinde olmayan insan görürsünüz. Çünkü, sağlık her şeyden daha önemlidir ve parayla satın alınamaz. Kanser hastası bir insan düşünün ki, bu insanın her şeyi var; son model arabalar, lüks evler, yatlar vs. Ama bu kişi son derece hasta ve bir türlü bu sahip olduklarına erişemiyor. Öte yandan diğer insan zengin değildir ama sağlıklıdır. Yaşadığı hayatın tadını sağlıklı bir şekilde çıkarabilir. Sağlık açısından hiçbir engeli yok. Zengin olan bazı insanlar bu hastalıklarından kurtulmak için özel hastanelere servet harcar ama hiçbir şekilde bu hastalığa çare bulamaz. Sağlıklı ve mutlu bir insan... Esas zenginlik işte budur! 

- Sevgi 

Belki de paranın satın alamayacağı en değerli şeylerden biri de sevgidir. Sevgi, insanların ve tüm diğer canlıların en çok ihtiyaç duyduğu duygulardan biridir ve bu duygu parayla ölçülemez. Eğer bir insan sizi paranız kadar seviyorsa, onun sevgisi sahtedir! Herkes sevmeye ve sevilmeye ihtiyaç duyar. Bazı insanlar "eğer çok paran varsa, daha çok insan seni sever" diyorlar. Bu da yanlıştır. Öyle insanlar seni gerçekten sevmiyordur, senin paranı seviyordur! Eğer bir insan seni gerçekten severse, maddi durumunu umursamaz ve seni sadece sen olduğun için sever, işte esas sevgi budur ve para bunu da satın alamaz.

İşte parayla saadet olup olmayacağı hakkındaki düşüncelerim bunlar. Umarım bu yazdıklarım size faydalı olur. Eğer bu yazımı beğendiyseniz, blogumu takip etmeyi ve +1 tuşuna basmayı unutmayın. 

Bu arada, bu yazılarımı resmi siteye taşımak istiyorum. Bu nedenle de maddi olarak desteğe ihtiyacım var. Sizden istediğim, blog sitemde yer alan Google reklamlarına birer kez tıklamanızdır. 

Yeni yazımda görüşmek üzere!
Sevgilerimle...
Kaan Akalın

3 Temmuz 2021 Cumartesi

Koronavirüsü Kim Üretti?

 


2019'da Çin'de ortaya çıkan ve tüm dünyaya yayılan Koronavirüs, birçok masum insanın canını aldı. Ülkeler, kendi halklarının sağlığı için birçok kısıtlamaya gitmek zorunda kaldı; sokağa çıkma yasakları, kafe, restoran ve diğer işletmelerin kapatılması gibi birçok yasakla karşı karşıya geldik. Birçok insanın merak ettiği konu ise, bu virüsün laboratuvar damı üretildiği, yoksa doğal bir virüs olup olmadığı. Bazı bi-lim insanları, bu virüsün doğal bir virüs olamayacağını, eğer doğal bir virüs olsaydı, mutasyona uğramaya-cağını savunmaktadır. 


Bazı biliminsanları ise, bu virüsün doğal bir virüs olduğunu ve yarasalardan insanlara bulaştığını sav-unmaktadır. Bu konuyla ilgili yaptığım bazı araştır-malar sonucu, bu virüsün doğal bir virüs olamaya-cağı, eğer doğal bir virüs olsaydı, mutasyona uğra-mayacağı kanısına vardım. Tabii ki ben bir bilimin-sanı değilim. Ben sadece kendi fikir ve düşüncele-rimi bu yazılarımda anlatmaya çalışıyorum. Düşünün ki, ne zaman vakalar azalsa, yeni bir var-yant çıkıp, tüm dünyaya yayılıyor ve başladığımız yere dönüyoruz. Böyle bir virüs, doğal yollarla üretilmiş olabilir mi? Geçen sene yaz aylarında da aşı olmadığı halde, vakalar belli oranda azalmıştı ve kış mevsimi geldiğinde vakalar tekrar arttı. 

Bu durumun doğal olması mümkün değil, çünkü tam vakalar azalıyor veya insanlar aşılanmaya başlıyor, virüs mutasyon geçiriyor ve tekrar yayılmaya başlıyor. Sizce virüs insandan daha mı akıllı? Normal bir virüs nasıl böyle bir şeyi akıl edebilir? Düşünsenize; siz bir şehri fethetmek istiyorsunuz ama şehrin savunması o kadar güçlü ki, bir türlü o şehri fethedemiyorsunuz, o şehrin savunması sizi hep yeniyor! 

İşte, biz de virüse karşı savunmalar geliştiriyoruz ki; bu savunmadaki en etkili silah aşıdır. Ama ne ilginç ki, virüs bizi yenmek için sürekli taktik geliştiriyor. Sizce bu ne kadar mantıklı? 

 Bugün okuduğum bir yazıda, bu virüsün 
Çin'de üretilmediği, Amerika tarafından zaten 2003 yılında üretildiği yazıyor. Haberi https://tr.euronews.com/2020/03/08/koronavirus-2003-te-abd-de-mi-gelistirildi linkinden okuyabilirsiniz. Bu adamlar zaten bunu yıllar öncesinden geliştirmişler. Yani, Çin'in üretmiş olması veya yarasalardan insanlara yayılması imkânsız. Amerika neden böyle bir şey yapmak istesin ki? Çünkü Amerika bu virüsten para kazanmak istiyordu. Diyordu ki; "Ben bir virüs geliştireyim, aşısını da üreteyim; insanlar tedavi ve aşı için bana para ödesin ve ben daha çok zengin olayım." Bu düşünce mantıklı geliyor, çünkü Amerika para için her şeyi yapabilecek bir ülke. Neden Amerika İsrail'i destek-liyor sanıyorsunuz? Çünkü Amerika daha çok kazanmak istiyor ve bunun için masumları öldürmekten çekinmiyor! 

Bu virüsü de Amerika üretti, çünkü insanlarla savaşmak yerine virüsle insanları yok etmeyi tercih etti. Ama planları ters tepti ve Amerika şu anda en ciddi ülkelerden biri. 

Sonuç olarak; insanlardaki para kazanma hırsı devam ettikçe, bu salgınlar ve savaşlar son bulmayacak ve insanlar kendi sonlarını kendileri getirecekler! Biz dünyayı kendi çıkarlarımız için mahvediyoruz ve sonuçlarını da ödemeye başladık. Eğer biz bu şekilde davranmaya devam edersek, Korona'dan çok daha kötü virüslerin yayılacağından ve belki de hiç tedavisini bulamayacağımızdan emin olabilirsiniz, çünkü insanoğlu doymuyor!

<script data-ad-client="ca-pub-5593842536714150" async src="https://pagead2.googlesyndication.com/pagead/js/adsbygoogle.js"></script>



27 Mart 2020 Cuma

Doğanın İntikamı - Başımıza Gelen Felaketlerin Nedeni

Doğanın İntikamı - Başımıza Gelen Felaketlerin Nedeni

2020, felaketler ve salgınlarla başladı; yangınlar, depremler, Koronavirüs salgını gibi... Ama neden? Bu felaketler neden başımıza geliyor?

İnsanoğlu, kendi çıkarları uğruna doğaya ağır tahribat yarattı; ormanların yok edilmesi, hava ve denizlerin kirletilmesi, vahşi yaşama zarar verilmesi gibi... İnsanoğlu, kendi bencilliğinin nedenini doğaya ödetiyor. Birçok ormanlık arazi tarıma açıldı. Birçok yaban hayvanı, sırf insanların zevki yüzünden katledildi. Fabrika atıkları havayı ve denizi kirletti, atmosferi zehirledi.

Bugün insanlık yaptıklarının nedenini ağır şekilde ödemeye başladı. Zaten bu salgının sebebi de, doğanın bize bir intikamıdır. Biz, lezzet uğruna yaban hayvanlarını öldürmeye kalktık. Yenilen bir yarasadan yayılan virüs, tüm dünyayı sardı. Dünyanın en güçlü devletleri bile bu virüs karşısında çaresiz. Dünyanın süper gücü Amerika bile, bu salgına teslim olmuş durumda.

Sadece salgın değil birçok doğal felaket şu anda yaşanmaktadır. 2 ay önce yaşanan Elazığ Depremi, 100 insanın canını aldı ve binlerce insan evsiz kaldı. Ayrıca, bugün çekirge istilası da dünyayı tehdit ediyor. Tüm bu olanlar, doğanın bize bir intikamıdır. Eğer biz doğaya zarar vermeye devam edersek, doğa intikamını en acı şekilde alacaktır. İnsanlık bu tahribatın bedelini çok ağır şekilde ödüyor. Tüm bu olanlar, doğaya verdiğimiz zararın neticesidir.

Doğa, eninde sonunda kendisine ait olanı bizden geri alacaktır. Bu durum, kaçınılmazdır. İnsanoğlu bu yaşanan felaketlerden ders almalı ve doğayla iyi geçinmeye çalışmalıdır. Ya insan doğaya saygı gösterecek, ya da doğa kendisine saygı duyulmasını bu şekilde öğretecek.

Yapmamız gereken şey doğaya saygı duymaktır. Yani, ormanları tahrip etmekten, yabani hayvanları katletmekten, doğayı ve çevreyi kirletmekten vazgeçmektir.

En iyi dileklerimle
Kaan Akalın

26 Mart 2020 Perşembe

Tarihte Yaşanmış Büyük Salgınlar - Koronavirüs

Tarihte Yaşanmış Büyük Salgınlar - Koronavirüs


Çin'de ortaya çıkan ve tüm dünyaya yayılan koronavirüs yayılmaya ve can almaya devam ediyor. Şu anda, bu virüs tüm ülkelere yayılmış durumda. Virüs şimdilerde Çin'de etkisini kaybetse de, Avrupa'da gün geçtikçe yayılmaya devam ediyor. 


Bu gördüğünüz harita, koronavirüsün dünya üzerinde yayılan bölgeleri, ölüm ve iyileşme oranlarını gösteriyor. Kırmızı bölgeler, virüsün yayıldığı bölgeleri gösteriyor ve maalesef bu virüs şu anda tüm dünyada yayılmış durumda. 

Dünya Sağlık Örgütü, pandemi (küresel salgın) uyarısında bulunmuş ve tüm dünyada acil durum ilan etmişti.

Bilim insanları şimdilerde aşı ve tedavi geliştirmeye çalışıyor. Ancak uzmanların söylediklerine göre, bu aşının hazırlanmasının en az 1 seneyi bulacak. Ancak, dünyanın fazla zamanı da yok. Umarım, bu salgın en kısa sürede biter.

Tarihte Yaşanmış Salgınlar

Geçmişten günümüze birçok ciddi salgın yaşanmış ve bu salgınlar milyonlarca insanın ölmesine yol açmıştır. Gelin, bu salgınlara beraber bakalım:

1. Veba Salgını (1347-1451)

"Kara Ölüm" adı verilen ve milyonlarca insanın ölümüne sebep olan "Veba Salgını". Bu hastalık, farelerde bulunan pirelerin insanları ısırmasıyla yayılıyor. Bulaştığı kişilerde yüksek ateş, bulantı ve kusma, deride kara yaraların çıkmasıyla kendini gösteriyor. Ortaçağ'da günümüz imkanları mümkün olmadığı için, milyonlarca insanı öldürdü. Kasabaları, hatta şehirleri yok etti. Bu salgın 1347-1451 yıllar arasında sürmüştür. Günümüzde bilimadamları hala bu salgını araştırmaktadır. 

Büyük Marsilya Salgını: 1720-1722 yılları arasında Fransa'da başlayan Büyük Marsilya Salgını yaşandı. Veba hastalığı olan bu salgında, 75-200 milyon kişinin öldüğü tahmin ediliyor.
Kolera Pandemisi: Kolera pandemisi olarak anılan aynı zamanda Asya'nın ilk kolera salgını olarak bilinen olayın başlangıç tarihi 1817, bitişi ise 1824 yılı oldu. Bu salgında da milyonlarca kişi hayatını kaybetti.
İspanyol Gribi: 1918'de başlayan İspanyol Gribi, H1N1 virüsünün ölümcül bir alt türünün yol açtığı grip salgınıydı. İspanyol Gribi, 18 ay içinde 50 ile 100 milyon arası insanı ölüdürdü.
Bu yazıda koronavirüs ve tarihte yaşanan salgınları anlatmaya çalıştım. Umarım bu salgın da en kısa zamanda sona erer. 
En iyi dileklerimle!
Kaan Akalın

About Coronavirus

ABOUT CORONAVIRUS


The people lived a lot of epidemic events. These events killed a lot of people. The epidemics is still going on spread.


This list showes, the epidemic's spreading rate on the world. Unfortunately, the virus spreaded all the world. The virus is really very dangerous. The virus is more dangerous for old people. Because their defance system isn't strong like us. 

 

This map showes the epidemic's spreading rate on the web. The virus is going on kill people. This people are usually older people. The virus, first spreaded in China's Wuhan city. Later, the Chinese people went to other countries. The epidemic got spreading such. Unfortunately, 25.087 people dead because of virus. 

Why is the virus so dangerous?
Because, the virus can spread too fast. If you get closed to another people, you can be infect too. The virus is Settling in the lungs. If you smoke or you have chronic disease, the virus can be very dangerous for you.

The Scientists work for find a vaccine or treatment. Some countries tell they already finded that vaggine, they are testing the vaccine at the moment and this will long 1 years at least. But the world doesn't have time. Because, the virus is spreading all countries. 

The virus is still killing a lot of people. They don't have time so much for that. Some countries tell, they already finded a treatment, they applied that a lot of people and the people started healing. 

I hope, the epidemic finishes soon. Because the world doesn't have time so much.

Well, what can we do? How can we guard ourselves from virus?

1. Wash your hands 20 second at least.
2. Don't go to crowd places.
3. If you don't have to go to outside, try staying at home.
4. If you need to go to outside, always wear mask.
5. Try improving your body's defense system. Drink water and eat vegetables and fruits often. 

If we apply these, we can guard ourselves from virus.

Best wishes for you!

If you liked the text, don't forget liking that text. If you want to follow my texts, you can follow my blog. 

If you want to support me, please click Google Adds.

Best Wishes
Kaan Akalin

1 Temmuz 2018 Pazar

Petrol Olmadan... Without oil ...

Petrol, modern hayatın vazgeçilmez bir parçası. Kullandığımız elektrikten, yediğimiz yiyeceklere kadar her şeyde petrolden yararlanıyoruz. Petrol o kadar değerli ki, petrol olmadan hayat durma noktasına gelebiliyor. Öyle ki, hayatımızın her alanında petrol var. 
Petrol rezervleri, kalabalıklaşan dünyamızda gittikçe azalmaya başladı. Petrolün azalması, gelişmiş ülkelerde petrol arama yarışlarının başlamasına neden oldu. Ya petrol, hiç kalmasaydı... Ya tüm dünyadaki petrol rezervleri tamamen tükenseydi neler olurdu?

Petrolün, birçok kullanım alanı var. Bunlardan birkaçını sıralayacak olursak:
  • Elektrik,
  • Ulaşım,
  • Haberleşme,
  • Sanayi, 
  • Tarım ve gıda gibi örnekler verebiliriz.
Petrol tamamen tükendiğinde, bizi neler bekliyor; birlikte bakalım:

1- Elektrik Kesintisi

Ülkeler, elektriğin büyük bir çoğunu üretilmesinde petrolü kulla-nıyor. Bugün neredeyse elektriğin %70'i petrolden üretiliyor. Petrolün tamamen tükendiği bir dünyada, birçok ülkede elektrik kesintisi baş gösteriyor. Amerika, Japonya gibi gelişmiş ülkeler, artık tamamen karanlıkta kalıyor. Petrolün olmayışı, elektriğin ü-retimini olumsuz olarak etkilerken, bu;

Hastane ve diğer sağlık kuruluşları gibi önemli noktaların iş yapamaz hale getiriyor. Özellikle ameliyatlarda gerekli olan elek-tronik aletler, artık çalışmıyor. Ameliyatlar karanlıkta yapılıyor. Tabi ki, çoğu başarısızlıkla sonuçlanıyor. 

Petrolün tamamen tükenmesi halinde, elektriğin tamamen yok olacağını rahatlıkla söyleyebiliriz.

2. Ulaşım

Belki de, petrolün en çok kullanıldığı alanlar-dan biri de ulaşımdır. Tüm kara, deniz ve hava taşımacılığında petrolden yararlanıyo-ruz. Dünyada petrolün tamamen tükenmesi nedeniyle tüm taşımacılık ve ulaşım hizmetleri durma noktasına geliyor. Elektr-ik enerjisiyle çalışan taşıtlar icat edilse dahi, pahalı olduğundan kimse alamıyor. Kısacası arabaların, uçakların ve gemilerin yerini, at arabaları ve yelkenli tekneler alıyor.

Ulaşımın durması, tüm dünyada küresel bir krize neden oluyor. Küresel kriz yüzünden birçok dev şirket kapanmanın eşiğine geli-yor. İşte petrolün tamamen tükenmesi, dünyayı sonu gelmeyen bir krize götürecek gibi görünüyor.

Uçakların, gemilerin, arabaların ve diğer taşıtların artık kullanılamayacağı bir dünya düşünün. Petrol tamamen tükendiğ-inde, olacak şey de tam da bu.

3. Günlük Yaşantı

Petrolün tamamen tü-kenmesi, günlük haya-tımızı da etkiliyor. Petrolün tükenmesiyle, elektriğin olmaması, teknolojinin de olmaya-cağı anlamına geliyor. Tüm bilgi ve iletişim ar-açları, artık kullanılam-ıyor. Sürekli zaman ge-çirdiğimiz ve yanımız-dan hiç eksik etmediği-miz telefonlar, bilgisay-arlar artık kullanılamıyor. GSM ve bilgisayar şirketlerinin tümü kapanıyor. Artık çalışmak için daha çok yorulacaksınız çünkü, iş için kullanılan teknolojik aletlerin hiçbiri artık çalışmıyor. Hepsi, petrolün tükenmesi sebebiyle artık birer hurda yığınına dönmüş durumda.

Teknolojinin olmaması, modernliğin yerini eski çağlara bırakıyor. İnsanlar, atalarının yaşadıkları gibi teknolojinin olmadığı çağlardaki gibi yaşamaya uyum sağlamaya çalışıyor. Tek farkı, önceden ahşaptan yapılan evlerin, bugün betondan olması. 

Siz, bu değişime ayak uydurabilir misiniz? Petrolün yok olmasıyla beraber artık çalışmayan teknolojik aletler yüzünden, nasıl yaşardınız? Günlük aktivitenizi nasıl sürdürürdünüz?

4. Daha Temiz Bir Doğa


Petrolün yok olmasıyla birlikte, doğa artık temizlenmeye başlıyor. Petrolün yol açtığı hava ve çevre kirliliği, artık ortadan kalkıyor. Şehirlerde artık hava, daha da solunabilir hale geliyor. Aynı şekilde denizlerdeki kirlilik, petrolün tükenmesiyle yok oluyor. Öyle ki, artık Haliç'de denize girebilirsiniz.

İnsanlar için petrolün yok olması, yaşama uyumu biraz zorlaştırı-yor ama, dünya daha temiz ve yaşanılabilir bir gezegene dönüşüyor.

Bu yazımızda; petrolün tükenmesi sonucunda neler yaşayacağımızı tahmini olarak yazdık. Siz olsanız hangisini tercih ederdiniz; petrolle yaşamayı mı, petrolsüz yaşamayı mı? Cevabı yorumlarda belirtmeyi unutmayın.

Bu yazımı beğendiyseniz +1 tuşuna basmayı ve daha fazla yazımdan anında haberdar olmak için, blogumu takip etmeyi unutmayın. Bana destek olmak için, Google Reklamları'na tıklarsanız çok sevinirim. 





Oil is an indispensable part of modern life. We use everything from the oil we use to everything we eat, from the oil. Petroleum is so valuable that life without oil can come to a halt. So much so that there is oil in every area of ​​our lives.

Oil reserves are beginning to decline in our crowded world. The decline of oil caused oil exploration races in developed countries to begin. What if oil had never existed ... What would have happened if the oil reserves all over the world were completely exhausted?


Petrol has many uses. If we were to sort out a few of them:

We can give examples such as Electricity, Transportation, Communication, Industry, Agriculture and food.

When the oil is exhausted, what is waiting for us; Let's look at it together:


1- Power Outage


The countries are using oil when a large majority of electricity is produced. Today, almost 70% of electricity is produced from oil. In a world where petroleum is completely consumed, many countries have electricity shortages. Developed countries like America and Japan are now completely in the dark. While the absence of oil negatively affects the production of electricity,


Important points such as hospitals and other health facilities make it impossible to do business. Sieve-tronic instruments, which are especially needed in surgery, no longer work. The surgery is done in the dark. Of course, many are failing.


If the oil runs out completely, we can easily say that the electricity will completely disappear.


2. Transportation


Perhaps one of the most used areas of oil is transportation. We use oil, for all land, sea and air transport. Due to the complete depletion of oil in the world, all transportation and transportation services come to a halt. Even if the vehicles powered by electricity are invented, nobody can get it because it is expensive. In short, cars, planes and boats are taking their place, horse carriages and sailing boats.


The stop of transport is causing a global crisis in the whole world. Because of the global crisis, many giant corporations are coming to the brink of collapse. Here, the complete depletion of petroleum seems to bring the world to an endless crisis.


Think of a world where planes, ships, cars and other vehicles can no longer be used. Oil is completely consumed-and this is exactly what it will be.


3. Daily Living


Petroleum also affects the entire throat, daily life. The lack of electricity with the depletion of oil means that the technology will not be there. All information and communication ar- rays are no longer available. We can not use the phones, the computers, which we have been constantly spending time with and never missing from us. GSM and computer companies are all shut down. Now you will be more tired to work because none of the technological tools used for the job are working anymore. All of them have returned to a heap of scrap because of the depletion of oil.


The lack of technology leaves the place of modernity to ancient times. People are trying to adapt to life as the ancestors do not have the technology as their ancestors live. The only difference is that the houses that had been built beforehand by the mothers today are from Beton.


Can you keep up with this change? How did you live because of the extinction of petrol and the technological tools that do not work anymore? How did you maintain your daily activities?


4. A Cleaner Nature



With the disappearance of oil, nature is beginning to be cleaned. The air and environmental pollution caused by petrol is getting out of nowhere. In cities, the air becomes more breathable. In the same way, the pollution in the seas disappears with the depletion of oil. So much so, you can go to the sea in the Golden Horn.


The disappearance of petroleum for humans makes life a bit difficult, but the world is becoming a cleaner and more livable planet.


In this article; as an estimate of what we would experience as a result of the depletion of oil. If you were, which one would you prefer? Is it petroleum or petroleum-free? Do not forget to mention the answer in comments.


If you like this article, do not forget to follow the +1 button and follow the blog to get more news instantly. I'm very happy that you clicked on Google Ads to support me.