if(window.location.href == 'https://kisiselyazilarimkaan.blogspot.com' || window.location.href == 'https://kisiselyazilarim.blogspot.com' ) { window.location="https://kisiselyazilarimkaan.blogspot.com"; } Kişisel Yazılarım

27 Mart 2020 Cuma

Doğanın İntikamı - Başımıza Gelen Felaketlerin Nedeni

Doğanın İntikamı - Başımıza Gelen Felaketlerin Nedeni

2020, felaketler ve salgınlarla başladı; yangınlar, depremler, Koronavirüs salgını gibi... Ama neden? Bu felaketler neden başımıza geliyor?

İnsanoğlu, kendi çıkarları uğruna doğaya ağır tahribat yarattı; ormanların yok edilmesi, hava ve denizlerin kirletilmesi, vahşi yaşama zarar verilmesi gibi... İnsanoğlu, kendi bencilliğinin nedenini doğaya ödetiyor. Birçok ormanlık arazi tarıma açıldı. Birçok yaban hayvanı, sırf insanların zevki yüzünden katledildi. Fabrika atıkları havayı ve denizi kirletti, atmosferi zehirledi.

Bugün insanlık yaptıklarının nedenini ağır şekilde ödemeye başladı. Zaten bu salgının sebebi de, doğanın bize bir intikamıdır. Biz, lezzet uğruna yaban hayvanlarını öldürmeye kalktık. Yenilen bir yarasadan yayılan virüs, tüm dünyayı sardı. Dünyanın en güçlü devletleri bile bu virüs karşısında çaresiz. Dünyanın süper gücü Amerika bile, bu salgına teslim olmuş durumda.

Sadece salgın değil birçok doğal felaket şu anda yaşanmaktadır. 2 ay önce yaşanan Elazığ Depremi, 100 insanın canını aldı ve binlerce insan evsiz kaldı. Ayrıca, bugün çekirge istilası da dünyayı tehdit ediyor. Tüm bu olanlar, doğanın bize bir intikamıdır. Eğer biz doğaya zarar vermeye devam edersek, doğa intikamını en acı şekilde alacaktır. İnsanlık bu tahribatın bedelini çok ağır şekilde ödüyor. Tüm bu olanlar, doğaya verdiğimiz zararın neticesidir.

Doğa, eninde sonunda kendisine ait olanı bizden geri alacaktır. Bu durum, kaçınılmazdır. İnsanoğlu bu yaşanan felaketlerden ders almalı ve doğayla iyi geçinmeye çalışmalıdır. Ya insan doğaya saygı gösterecek, ya da doğa kendisine saygı duyulmasını bu şekilde öğretecek.

Yapmamız gereken şey doğaya saygı duymaktır. Yani, ormanları tahrip etmekten, yabani hayvanları katletmekten, doğayı ve çevreyi kirletmekten vazgeçmektir.

En iyi dileklerimle
Kaan Akalın

26 Mart 2020 Perşembe

Tarihte Yaşanmış Büyük Salgınlar - Koronavirüs

Tarihte Yaşanmış Büyük Salgınlar - Koronavirüs


Çin'de ortaya çıkan ve tüm dünyaya yayılan koronavirüs yayılmaya ve can almaya devam ediyor. Şu anda, bu virüs tüm ülkelere yayılmış durumda. Virüs şimdilerde Çin'de etkisini kaybetse de, Avrupa'da gün geçtikçe yayılmaya devam ediyor. 


Bu gördüğünüz harita, koronavirüsün dünya üzerinde yayılan bölgeleri, ölüm ve iyileşme oranlarını gösteriyor. Kırmızı bölgeler, virüsün yayıldığı bölgeleri gösteriyor ve maalesef bu virüs şu anda tüm dünyada yayılmış durumda. 

Dünya Sağlık Örgütü, pandemi (küresel salgın) uyarısında bulunmuş ve tüm dünyada acil durum ilan etmişti.

Bilim insanları şimdilerde aşı ve tedavi geliştirmeye çalışıyor. Ancak uzmanların söylediklerine göre, bu aşının hazırlanmasının en az 1 seneyi bulacak. Ancak, dünyanın fazla zamanı da yok. Umarım, bu salgın en kısa sürede biter.

Tarihte Yaşanmış Salgınlar

Geçmişten günümüze birçok ciddi salgın yaşanmış ve bu salgınlar milyonlarca insanın ölmesine yol açmıştır. Gelin, bu salgınlara beraber bakalım:

1. Veba Salgını (1347-1451)

"Kara Ölüm" adı verilen ve milyonlarca insanın ölümüne sebep olan "Veba Salgını". Bu hastalık, farelerde bulunan pirelerin insanları ısırmasıyla yayılıyor. Bulaştığı kişilerde yüksek ateş, bulantı ve kusma, deride kara yaraların çıkmasıyla kendini gösteriyor. Ortaçağ'da günümüz imkanları mümkün olmadığı için, milyonlarca insanı öldürdü. Kasabaları, hatta şehirleri yok etti. Bu salgın 1347-1451 yıllar arasında sürmüştür. Günümüzde bilimadamları hala bu salgını araştırmaktadır. 

Büyük Marsilya Salgını: 1720-1722 yılları arasında Fransa'da başlayan Büyük Marsilya Salgını yaşandı. Veba hastalığı olan bu salgında, 75-200 milyon kişinin öldüğü tahmin ediliyor.
Kolera Pandemisi: Kolera pandemisi olarak anılan aynı zamanda Asya'nın ilk kolera salgını olarak bilinen olayın başlangıç tarihi 1817, bitişi ise 1824 yılı oldu. Bu salgında da milyonlarca kişi hayatını kaybetti.
İspanyol Gribi: 1918'de başlayan İspanyol Gribi, H1N1 virüsünün ölümcül bir alt türünün yol açtığı grip salgınıydı. İspanyol Gribi, 18 ay içinde 50 ile 100 milyon arası insanı ölüdürdü.
Bu yazıda koronavirüs ve tarihte yaşanan salgınları anlatmaya çalıştım. Umarım bu salgın da en kısa zamanda sona erer. 
En iyi dileklerimle!
Kaan Akalın

About Coronavirus

ABOUT CORONAVIRUS


The people lived a lot of epidemic events. These events killed a lot of people. The epidemics is still going on spread.


This list showes, the epidemic's spreading rate on the world. Unfortunately, the virus spreaded all the world. The virus is really very dangerous. The virus is more dangerous for old people. Because their defance system isn't strong like us. 

 

This map showes the epidemic's spreading rate on the web. The virus is going on kill people. This people are usually older people. The virus, first spreaded in China's Wuhan city. Later, the Chinese people went to other countries. The epidemic got spreading such. Unfortunately, 25.087 people dead because of virus. 

Why is the virus so dangerous?
Because, the virus can spread too fast. If you get closed to another people, you can be infect too. The virus is Settling in the lungs. If you smoke or you have chronic disease, the virus can be very dangerous for you.

The Scientists work for find a vaccine or treatment. Some countries tell they already finded that vaggine, they are testing the vaccine at the moment and this will long 1 years at least. But the world doesn't have time. Because, the virus is spreading all countries. 

The virus is still killing a lot of people. They don't have time so much for that. Some countries tell, they already finded a treatment, they applied that a lot of people and the people started healing. 

I hope, the epidemic finishes soon. Because the world doesn't have time so much.

Well, what can we do? How can we guard ourselves from virus?

1. Wash your hands 20 second at least.
2. Don't go to crowd places.
3. If you don't have to go to outside, try staying at home.
4. If you need to go to outside, always wear mask.
5. Try improving your body's defense system. Drink water and eat vegetables and fruits often. 

If we apply these, we can guard ourselves from virus.

Best wishes for you!

If you liked the text, don't forget liking that text. If you want to follow my texts, you can follow my blog. 

If you want to support me, please click Google Adds.

Best Wishes
Kaan Akalin

1 Temmuz 2018 Pazar

Petrol Olmadan... Without oil ...

Petrol, modern hayatın vazgeçilmez bir parçası. Kullandığımız elektrikten, yediğimiz yiyeceklere kadar her şeyde petrolden yararlanıyoruz. Petrol o kadar değerli ki, petrol olmadan hayat durma noktasına gelebiliyor. Öyle ki, hayatımızın her alanında petrol var. 
Petrol rezervleri, kalabalıklaşan dünyamızda gittikçe azalmaya başladı. Petrolün azalması, gelişmiş ülkelerde petrol arama yarışlarının başlamasına neden oldu. Ya petrol, hiç kalmasaydı... Ya tüm dünyadaki petrol rezervleri tamamen tükenseydi neler olurdu?

Petrolün, birçok kullanım alanı var. Bunlardan birkaçını sıralayacak olursak:
  • Elektrik,
  • Ulaşım,
  • Haberleşme,
  • Sanayi, 
  • Tarım ve gıda gibi örnekler verebiliriz.
Petrol tamamen tükendiğinde, bizi neler bekliyor; birlikte bakalım:

1- Elektrik Kesintisi

Ülkeler, elektriğin büyük bir çoğunu üretilmesinde petrolü kulla-nıyor. Bugün neredeyse elektriğin %70'i petrolden üretiliyor. Petrolün tamamen tükendiği bir dünyada, birçok ülkede elektrik kesintisi baş gösteriyor. Amerika, Japonya gibi gelişmiş ülkeler, artık tamamen karanlıkta kalıyor. Petrolün olmayışı, elektriğin ü-retimini olumsuz olarak etkilerken, bu;

Hastane ve diğer sağlık kuruluşları gibi önemli noktaların iş yapamaz hale getiriyor. Özellikle ameliyatlarda gerekli olan elek-tronik aletler, artık çalışmıyor. Ameliyatlar karanlıkta yapılıyor. Tabi ki, çoğu başarısızlıkla sonuçlanıyor. 

Petrolün tamamen tükenmesi halinde, elektriğin tamamen yok olacağını rahatlıkla söyleyebiliriz.

2. Ulaşım

Belki de, petrolün en çok kullanıldığı alanlar-dan biri de ulaşımdır. Tüm kara, deniz ve hava taşımacılığında petrolden yararlanıyo-ruz. Dünyada petrolün tamamen tükenmesi nedeniyle tüm taşımacılık ve ulaşım hizmetleri durma noktasına geliyor. Elektr-ik enerjisiyle çalışan taşıtlar icat edilse dahi, pahalı olduğundan kimse alamıyor. Kısacası arabaların, uçakların ve gemilerin yerini, at arabaları ve yelkenli tekneler alıyor.

Ulaşımın durması, tüm dünyada küresel bir krize neden oluyor. Küresel kriz yüzünden birçok dev şirket kapanmanın eşiğine geli-yor. İşte petrolün tamamen tükenmesi, dünyayı sonu gelmeyen bir krize götürecek gibi görünüyor.

Uçakların, gemilerin, arabaların ve diğer taşıtların artık kullanılamayacağı bir dünya düşünün. Petrol tamamen tükendiğ-inde, olacak şey de tam da bu.

3. Günlük Yaşantı

Petrolün tamamen tü-kenmesi, günlük haya-tımızı da etkiliyor. Petrolün tükenmesiyle, elektriğin olmaması, teknolojinin de olmaya-cağı anlamına geliyor. Tüm bilgi ve iletişim ar-açları, artık kullanılam-ıyor. Sürekli zaman ge-çirdiğimiz ve yanımız-dan hiç eksik etmediği-miz telefonlar, bilgisay-arlar artık kullanılamıyor. GSM ve bilgisayar şirketlerinin tümü kapanıyor. Artık çalışmak için daha çok yorulacaksınız çünkü, iş için kullanılan teknolojik aletlerin hiçbiri artık çalışmıyor. Hepsi, petrolün tükenmesi sebebiyle artık birer hurda yığınına dönmüş durumda.

Teknolojinin olmaması, modernliğin yerini eski çağlara bırakıyor. İnsanlar, atalarının yaşadıkları gibi teknolojinin olmadığı çağlardaki gibi yaşamaya uyum sağlamaya çalışıyor. Tek farkı, önceden ahşaptan yapılan evlerin, bugün betondan olması. 

Siz, bu değişime ayak uydurabilir misiniz? Petrolün yok olmasıyla beraber artık çalışmayan teknolojik aletler yüzünden, nasıl yaşardınız? Günlük aktivitenizi nasıl sürdürürdünüz?

4. Daha Temiz Bir Doğa


Petrolün yok olmasıyla birlikte, doğa artık temizlenmeye başlıyor. Petrolün yol açtığı hava ve çevre kirliliği, artık ortadan kalkıyor. Şehirlerde artık hava, daha da solunabilir hale geliyor. Aynı şekilde denizlerdeki kirlilik, petrolün tükenmesiyle yok oluyor. Öyle ki, artık Haliç'de denize girebilirsiniz.

İnsanlar için petrolün yok olması, yaşama uyumu biraz zorlaştırı-yor ama, dünya daha temiz ve yaşanılabilir bir gezegene dönüşüyor.

Bu yazımızda; petrolün tükenmesi sonucunda neler yaşayacağımızı tahmini olarak yazdık. Siz olsanız hangisini tercih ederdiniz; petrolle yaşamayı mı, petrolsüz yaşamayı mı? Cevabı yorumlarda belirtmeyi unutmayın.

Bu yazımı beğendiyseniz +1 tuşuna basmayı ve daha fazla yazımdan anında haberdar olmak için, blogumu takip etmeyi unutmayın. Bana destek olmak için, Google Reklamları'na tıklarsanız çok sevinirim. 





Oil is an indispensable part of modern life. We use everything from the oil we use to everything we eat, from the oil. Petroleum is so valuable that life without oil can come to a halt. So much so that there is oil in every area of ​​our lives.

Oil reserves are beginning to decline in our crowded world. The decline of oil caused oil exploration races in developed countries to begin. What if oil had never existed ... What would have happened if the oil reserves all over the world were completely exhausted?


Petrol has many uses. If we were to sort out a few of them:

We can give examples such as Electricity, Transportation, Communication, Industry, Agriculture and food.

When the oil is exhausted, what is waiting for us; Let's look at it together:


1- Power Outage


The countries are using oil when a large majority of electricity is produced. Today, almost 70% of electricity is produced from oil. In a world where petroleum is completely consumed, many countries have electricity shortages. Developed countries like America and Japan are now completely in the dark. While the absence of oil negatively affects the production of electricity,


Important points such as hospitals and other health facilities make it impossible to do business. Sieve-tronic instruments, which are especially needed in surgery, no longer work. The surgery is done in the dark. Of course, many are failing.


If the oil runs out completely, we can easily say that the electricity will completely disappear.


2. Transportation


Perhaps one of the most used areas of oil is transportation. We use oil, for all land, sea and air transport. Due to the complete depletion of oil in the world, all transportation and transportation services come to a halt. Even if the vehicles powered by electricity are invented, nobody can get it because it is expensive. In short, cars, planes and boats are taking their place, horse carriages and sailing boats.


The stop of transport is causing a global crisis in the whole world. Because of the global crisis, many giant corporations are coming to the brink of collapse. Here, the complete depletion of petroleum seems to bring the world to an endless crisis.


Think of a world where planes, ships, cars and other vehicles can no longer be used. Oil is completely consumed-and this is exactly what it will be.


3. Daily Living


Petroleum also affects the entire throat, daily life. The lack of electricity with the depletion of oil means that the technology will not be there. All information and communication ar- rays are no longer available. We can not use the phones, the computers, which we have been constantly spending time with and never missing from us. GSM and computer companies are all shut down. Now you will be more tired to work because none of the technological tools used for the job are working anymore. All of them have returned to a heap of scrap because of the depletion of oil.


The lack of technology leaves the place of modernity to ancient times. People are trying to adapt to life as the ancestors do not have the technology as their ancestors live. The only difference is that the houses that had been built beforehand by the mothers today are from Beton.


Can you keep up with this change? How did you live because of the extinction of petrol and the technological tools that do not work anymore? How did you maintain your daily activities?


4. A Cleaner Nature



With the disappearance of oil, nature is beginning to be cleaned. The air and environmental pollution caused by petrol is getting out of nowhere. In cities, the air becomes more breathable. In the same way, the pollution in the seas disappears with the depletion of oil. So much so, you can go to the sea in the Golden Horn.


The disappearance of petroleum for humans makes life a bit difficult, but the world is becoming a cleaner and more livable planet.


In this article; as an estimate of what we would experience as a result of the depletion of oil. If you were, which one would you prefer? Is it petroleum or petroleum-free? Do not forget to mention the answer in comments.


If you like this article, do not forget to follow the +1 button and follow the blog to get more news instantly. I'm very happy that you clicked on Google Ads to support me.

12 Mart 2018 Pazartesi

Büyük İstanbul Depremi Hakkında

Büyük İstanbul Depremi Hakkında

Beklenen İstanbul depremi hakkında yazacağım bu yazı, yediden yetmişe herkesi ilgilendiriyor. Bu nedenle bu yazacağım yazıyı herkesin bilgilenmesi için, mümkün olduğunca paylaşmaya gayret edelim.

Herkesin bildiği üzere, 17 Ağustos 1999'da yaşanan Marmara Depremi, yüz binlerce insanın ölmesine ve yaralanmasına yol açmıştı. Aradan 19 yıl geçmesine rağmen, 17 Ağustos depremi halen daha tazeliğini korumakta. 17 Ağustos daha hafızalarda tazeliğini korurken uzmanlar, Büyük İstanbul Depre-mi hakkında uyarılarda bulunmaya başladılar. Senelerdir yapılan uyarılar ve bir türlü gerçekleşmeyen bu deprem, artık kabak tadı vermeye başladı. Ama, bilimadamları bu depremin önümüzdeki 20 yıl içerisinde her an olabileceğinin uyarılarını yapmaktalar. Bilimadamlarına göre, 17 Ağustos 1999'da yaşanan depremle, segment İstanbul'a kaymış ve mutlaka bunun büyük bir deprem meydana getireceğinin uyarılarını yapıyorlar.

Türkiye Deprem Haritası
Şu bir gerçektir ki, ülkemizde Kuzeydoğu Anadolu ve Batı Anadolu fay hatları yer almakta ve halen faal halindedir. İstanbul üzerinden geçen fay hattı, son enerjisini 17 Ağustos 1999'da boşaltmıştı. Ama ne var ki, aradan 18-19 sene geçmiş ve fay birikmeye devam etmekte. Depremin olması halinde minimum 7.1 şiddetinde olacağını ve 1999 depreminden daha dehşetli olduğunu belirten uzmanlar, depremin merkez üssünün İstanbul olacağını söylemekteler. Söz konusu konu İstanbul olunca ki, 20 milyon nüfuslu bir mega kentten söz ediyoruz, yaşanacak felaketin boyutlarını düşünmek bile insanı tedirgin etmeye yetiyor. Bugünlerde haberleri izlediyseniz, Büyük İstanbul Depremi'nin artık yaklaştığını ve her an olabileceğini söylemekteler. 

İstanbul, çarpık kentleşmenin yoğun olduğu bir şehir. Bu nedenle Büyük İstanbul Depremi meydana geldiğinde, ölümler ister istemez en az 200.000 kişiyi bulacaktır. Çünkü çarpık kentleşme, depremden kaçmayı da zorlaştırıyor. Her tarafın binalarla çevrelendiği bir yerde, depremden nasıl kaçabilirsiniz ki? Kesin olarak bildiğim tek şey, Büyük İstanbul Depremi mutlaka meydana gelecektir. Allah korusun şiddeti en az 7.1 şiddetinde olacaktır. İstanbul'da bu depremin olması ve yıkımın fazla olması durumunda, tüm Türkiye bundan etkilenecektir. Çünkü İstanbul ülkemizin ekonomi, sanayi ve eğitim bakımından en önemli şehri. Allah korusun İstanbul'da yaşanacak bu deprem, İstanbul'u yok olmanın eşiğine getirebilir. Çünkü 17 Ağustos depreminden 18-19 yıl geçmesine rağmen, halen daha deprem için alınmış önlemler söz konusu değil.
İstanbul'da çarpık kentleşmenin fazla olmasının yanında, depreme dayanıksız binaların fazla olması, felaketin boyutlarını daha da artıracaktır. Çünkü, insanları depremler değil, binalar öldürüyor. Aradan geçen 18 yıla rağmen, maalesef depremden ders alabilmiş değiliz. Halen daha daha ucuza mal edip, daha pahalıya satmak için depreme dayanıksız binalar yapılmaya devam ediyor. Gecekonduların da yoğun olduğu İstanbul, deprem için hiç de güvenli bir yer değil. Deprem bu ülkenin kaçamayacağı bir gerçek çünkü deprem kuşağının üstünde yaşıyoruz. Depremin olacağı kesin ama depremle yaşamayı ne kadar öğrendik? Orası kesin değil! 

Büyük İstanbul Depremi meydana geldiğinde, İstanbul'u bekleyen asıl tehlike boğaz köprülerinin yıkılması olacaktır. İşte bu köprüler yıkılırsa, İstanbul'da hayat tamamen duracaktır. Yani asıl tehlike deprem anında değil, depremden sonra olacaktır.

Bu yazımı beğendiyseniz +1 tuşuna basmayı ve daha fazla yazımdan anında haberdar olmak için, blogumu takip etmeyi unutmayın. Bana destek olmak için Google reklamlarına da tıklarsanız çok sevinirim.

Kaan Akalın

Kanserin Nedeni Sigara Olmayabilir!


Kanserin Nedeni Sigara ve Tütün Ürünleri Olmayabilir!

Sigara, dünyada en sık kullanılan tütün ürünlerinden biri. Ülkemizde de her üç insandan biri sigara kullanmakta. Sigaranın vücuda zarar verdiği, inkâr edilemez bir gerçek. Lakin kanserin nedeni sadece sigara olmayabilir. Zira sigara ve tütün ürünlerinin kullanımı çok eski zamanlara dayanmaktadır. Eski zamanlarda tütün ürünleri nedeniyle kanser olan insanlara rastlanılamamıştır. Bugün ise sigara ve diğer tütün ürünlerinin başta akciğer kanseri olmak üzere birçok tehlikeli kanser türünün kapısını açmakta. Acaba öyle mi? Bu yazımızda kanserlerin artmasındaki nedenleri ve bu artıştan tütün ürünlerinin ne denli sorumlu olduğunu göreceğiz. 

Kanser Nedir?

Kanser, vücudun bir bölgesinde, mutasyona uğrayan hücrelerin çoğalması sonucu o bölgenin zarar görmesi olarak tanımlanıyor. Kanseri ölümcül yapan ise, bu mutasyona uğrayan hücrelerin önemli organlarda yer alması olabilir; mide, bağırsak, akciğer, vb. Bu organlar, yaşayabilmemiz için oldukça önemli. Kanser denen hastalık aslında, mutasyona uğrayan hücrelerin o organı öldürmeye başlaması anlamına geliyor. Yaşayabilmemiz için son derece önemli olan organ öldüğü zaman bu, bizim de ölmemiz demek oluyor. 

Kanser, eğer mutasyona uğrayan hücrelerden meydana gelen bir hastalık ise, sigaranın ve diğer tütün ürünlerinin içinde de mutasyona neden olan maddeler bulunması gerekir. Ancak, bu maddelere sigara ve diğer tütün ürünlerinde rastlanılamamıştır.

GDO'lu Ürünler ve Kansere Etkisi

GDO'lu ürünler genetiği ile oynanmış, doğallığı kalmamış sebze, meyve ve diğer tarım ürünlerine verilen isim. Diğer bir ismi ise suni yani organik olmayan tarımsal üretim. Toprağın küresel ısınma yüzünden verimsizleşmesi, hava kirliliği gibi faktörler, verimli tarımı da imkânsız hale getiriyor. Bu durum da, insanları bu şekilde tarım yapmaya zorluyor. Bu tarıma verilen diğer bir isim de "seracılık".

Kanserin, mutasyona uğrayan hücrelerden dolayı organların zarar görmesi sonucu oluşan bir hastalık olduğundan bahsetmiştik. GDO'lu ürünler de genetiğiyle oynanmış ve mutasyona uğraşmış ürünlerdir. Biz GDO'lu bu ürünleri tükettiğimizde, mutasyona uğramış hücreleri de vücudumuza alıyoruz. Sonuç olarak GDO'lu ürünler, günümüzdeki kanser vakalarının artmasında etkili bir faktör.

1982'de yaşanan Çernobil nükleer kazası

Radyasyon ve Kansere Etkisi

1982'de Çernobil'de yaşanan nükleer felaketi çoğunuz duymuşsunuzdur. Çernobilde yaşanan nükleer patlama sonucu binlerce insan anında veya daha sonra kansere bağlı nedenlerle hayatını kaybetmişti. Bu kaza, bizim en büyük düşmanımız olan radyasyonun ne kadar tehlikeli olabileceğini gösteriyor. Çok fazla radyasyona maruz kalındığında mutasyonlar meydana gelebiliyor. Radyasyonun neden olduğu mutasyon, aynı zamanda ciddi kanser türlerine de davetiye çıkarıyor. Radyasyonun neden olduğu kanser sayısı, sigaraya nazaran oldukça fazla. Radyasyon kokusu, rengi ve tadı olmayan; el ile tutulamayan, göz ile görülemeyen bir madde. 

Radyasyonun günümüzdeki kanser vakalarının artmasındaki en büyük sorumlu olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Çünkü devamlı yüksek miktarlarda radyasyona mağruz kalıyoruz. En çok radyasyon yayan şeylerden bahsetmek gerekirse kısaca şöyle sıralayabiliriz:  
1. Cep telefonu,
2. Televizyon,
3. Radyo
Bu üç cihaz, oldukça yüksek miktarda radyasyon yayıyor. Yani her an maruz kalınan bu radyasyon, hücrelerin zamanla mutasyona uğramasına ve bu da ciddi kanser türlerine yol açıyor. Burada sigaranın zararlarını inkâr etmiyorum ama kanser türlerinin artmasında sadece sigara sorumlu tutulamaz. Fark ettiyseniz kanser türlerindeki artış, teknolojinin gelişmesiyle başladı. Teknoloji her geliştikçe de, kanser vakaları artıyor. Bunun sebebi, teknoloji ile birlikte maruz kalınan yüksek radyasyon oranı.

Bu yazıyı beğendiyseniz +1 tuşuna basmayı ve daha fazla yazımdan anında haberdar olmak için blogumu takip etmeyi unutmayın. Bana destek olmak için, Google Reklamları'na tıklarsanız, çok sevinirim.

Yeni yazımda görüşmek üzere, hoşçakalın.
Kaan Akalın

x

11 Mart 2018 Pazar

İzmir'in Saklı Cenneti Dikili/Bademli Köyü

İzmir'in Saklı Cenneti Dikili/Bademli Köyü

Bu yazımda size, yıllar önce yaptığım İzmir'in Dikili ilçesine bağlı Bademli Köyü'nden ve güzelliklerinden bahsetmek istiyorum. Bu gördüğünüz fotoğraf Bademli'nin sahiline ait.

Bademli'ye 13 sene evvel gitmiştim. 13 seneden bu yana hep tekrar gitmek istediğim yerlerden biri olmuştur. Bademli, masmavi denizi ve bembeyaz kumlarıyla insanı kendisine hayran bırakıyor. Şehir yaşamından bunaldıysa-nız ve tatile gidecek bir yer arıyorsanız, size Bademli'yi tavsiye ediyorum. Türkiye gibi cennet bir vatanın böyle cennet gibi bir yere sahip olması, elbette düşünülemezdi zaten. Bademli, her yıl binlerce turisti kendisine çekiyor. Bademli'yi ziyaret etmemden 13 sene geçmesine rağmen, halen daha gitmeye özlem duyduğum bir yerdir. Yazdığım günlüklerde hep buradan bahsetmiş, burası hakkında çeşitli efsaneler hayal etmiştim. Bademli hakkında yaptığım araştırmalar sonrasında, burası hakkındaki tüm hayal ettiğim efsanelerin aslında gerçek olduğunu öğrendim. Bademli sahiline oldukça yakın olan üç ada bulunuyor. Bu adaların ikisi bize ait, diğeri Yunanistan'a. En yakın adada bir otel bulunuyor. Bu otel oldukça lüks ve pahalı. Böylesine güzel bir yerde konaklamanın ucuz olması elbette düşünülemez.

Bademli'deki Atlantis

Bademli'yi ziyaret ettiğinizde bu kaya dikkatinizi çekecektir. Bademli, doğal güzellikleri kadar tarihiyle de dikkat çeken bir yer. İşte Bademli'de yer alan bu kaya, aslında Dikili'ye esas adını veren yer. Bu kaya, eski zamanlardan kalma bir kiliseye ait. Bu kilisenin altında, sulara gömülmüş bir şehir yer almakta. Zamanında burada yaşayan şehir, meydana gelen şiddetli bir deprem sonucu yok olmuş. Çeşitli ülkelerden gelen insanlar, burada define avcılığı yapmakta. Ancak bu bölgeye dalmak şöyle dursun, yanından geçmek bile yasak. O zamana ait evler, at arabaları ve daha birçok şeyi görmek mümkün. Lâkin hükümet, doğallığın bozulmaması için, bu bölgeye gidilmesini yasaklamış durumda. Düşünsenize, eğer buraya dalmak yasak olmasa, o zamanki insanların nasıl yaşadığına dair önemli bilgiler edinecektir. Gerçek Atlantis mi arıyorsunuz? İşte, aradığınız yer. Belki de, gerçek Atlantis'in kalıntılarına ait bir şehirdir, kim bilir? 

Bademli Sahili'ne En Yakın Adada Yer Alan Kale


Bu kale, Bademli Sahili'ne son derece yakın bir adada yer alan tarihi bir kale. Bu kale, belki de Osmanlı zamanında buranın savunulması için kullanılıyordu. Türkiye'ye ait bu adada yer alan kale, Bademli'yi ziyaret ettiğinizde ziyaret etmenizi tavsiye ettiğim önemli bir yer.  





Bir adaya, sadece yüzerek gidebileceğinizi hayal edin. Bademli'de bunu yapabilirsiniz. Çünkü Bademli sahiline en yakın ada, sadece 20 metre uzaklıkta! Bu adalarda yeni şeyler keşfettiğinizi, tarihi ve doğal güzelliklere rastladığınızı düşünün. 
İşte Bademli'de tüm bunları yapabilirsiniz. Hem bembeyaz kumların ve masmavi bir denizin tadını çıkarabilir, hem de ilginç keşifler yapabilirsiniz. 
Şimdi imkânım olsa, burayı ziyaret etmeyi çok isterdim. Burayı ziyaret edip, tekrar aynı duyguları yaşamak isterdim. Bu sefer, eğer burayı ziyaret edersem, yapamadığım şeyleri yapmadan dönmek istemiyorum. Yapmak istediğim en çok şey, hiç şüphesiz o batan şehri keşfetmek...

Bu yazımı beğendiyseniz +1 tuşuna basmayı ve yazılarımdan anında haberdar olmak için blogumu takip etmeyi unutmayın.

Yeni yazımda görüşmek üzere...
Hoşçakalın!

Kaan Akalın