Kişisel Yazılarım if(window.location.href == 'https://kisiselyazilarimkaan.blogspot.com' || window.location.href == 'https://kisiselyazilarim.blogspot.com' ) { window.location="https://kisiselyazilarimkaan.blogspot.com"; } Kişisel Yazılarım : Boşanmaların Artma Sebepleri ve Bazı Çözüm Önerileri

10 Kasım 2017 Cuma

Boşanmaların Artma Sebepleri ve Bazı Çözüm Önerileri

Boşanmaların Artma Sebepleri ve Bazı Çözüm Önerileri

Günümüzün belki de en önemli sorunlarından biri, son yıllarda artan boşanma olaylarıdır. İnsan, onunla yaşayacak, onunla paylaşımlarda bulunacak, iyi günde ve kötü günde yanında olacak bir eşe ihtiyaç duyar. Ancak maalesef, günümüzde en ufak tartışmalar bile boşanma aşamasına getirebiliyor. Burada en çok zarar gören de, maalesef çocuklar oluyor. Bu konuda biraz hassas biriyim, çünkü benim de annem ve babam 10 sene önce ayrılmışlardı. Çocuklar ya annelerinden ya da babalarından ayrılmak zorunda kalıyorlar. Halbuki anne ve baba, çocuk için hayattaki en değerli varlıklardır. Anne ve baba çocuğunu besler, onu eğitir, sevgisiyle şefkatiyle büyütür. Boşanma, bu iki varlığı kaybetmeye neden oluyor. Bu da çocuklarda depresyon başta olmak üzere, birçok psikolojik soruna neden oluyor. Bu yazımda da, bu boşanmaların daha çok nelerden kaynaklandığını ve buna nasıl bir çözüm getirilebileceğini anlatmaya çalıştım. 

Boşanmaların Artma Sebepleri ve Çözüm Yolları

Boşanmaların neden arttığı ile ilgili birçok neden ortaya konabilir. Bunlardan kısaca değinmek gerekirse; 
  • Eşler arasında kendini alttan alamamak: Belki de yaşanan tartışmalardaki en büyük problem, karı-koca arasında yaşanan tartışmada, bir tarafın diğer tarafa kendini kanıtlama, hep kendini haklı çıkarmaya çalışma davranışıdır. Bu davranış, iki tarafın birbirine karşı daha fazla saldırganlaşmasına ve sonuç olarak da evliliklerin bitmesine neden olabilmektedir. Karı-koca arasında tartışmalar olabilir ve bu son derece normal bir şeydir. Ancak bireyler, kendilerini alttan aldığında, hatasız bile olsa, karşısındakini haklı görmek durumundadırlar. Böylece, evlilik yara almadan sürer gider. 
  • Eşlerin ailelerinin aşırı baskısı: Bu durum da, boşanmaların artmasında en büyük etmendir. Eşlerin aileleri, sürekli evliliklerine müdahil olurlar. Bu da her iki tarafın huzursuz olmasına ve evliliğin sona ermesine neden olabilmektedir. Sonuç olarak, evlenen iki insan; kendi ayaklarının üzerinde durabilen, yetişkin ve sorumluluk sahibi insanlardır ve aileler müdahil olmadan da, kendi sorunlarını kendileri halledebilirler. İşte görüyoruz, gelin kaynana kavgaları, işte sürekli karı kocanın her işine burunlarını sokmaları vs. Burada önemli olan, karı-kocanın artık kendi ayaklarının üzerinde durabilmeleri ve artık kendi kararlarını kendileri alabilmeleridir. Sürekli müdahil olunan bir evlilik, ne kadar ayakta kalabilir?
  • Sorumluluklardan kaçınmak veya sorumluluk almamak: Eşler, birbirlerine karşı sorumludurlar. Kadının kocasına karşı, kocanın da karısına karşı sorumlulukları vardır. Bu sorumluluklar yerine getirilmediğinde veya eksik yerine getirildiğinde, evde huzursuzluk başlar ve bu huzursuzluğu büyük tartışmalar izler. Sonuç olarak yine soluğu, mahkemelerde alırlar. Aslında en basitinden, erkek eve para getirmekle ve ailesini geçindirmekle yükümlüdür. Kadın ise ev işlerinden ve çocukların bakımından sorumludur. Biri sorumluluğu yerine getirmezse, bu evlilik ne kadar yürüyebilir? Kısacası, evliliklerin devam edebilmesi için, sorumlulukların bilinmesi ve yerine getirilmeye çalışılması son derece önemlidir. 
  • Maddi problemler: Ülkemizde, boşanmaların belki de en büyük sebebi, maddi problemlerdir. Çalışan karı veya koca, evin ekonomisini sağlayamadığında ve evin ihtiyaçlarını temin edemediklerinde, artık o evliliğin yürüyemeyeceğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Dediğimiz gibi, erkek çalışarak evininin geçimini sağlamakla yükümlüdür. Bu yükümlülüğü yerine getirmediğinde, hem sorumsuz biri hem de ailesini muhtaç eden biri olarak anılmaya başlar. Kadın ise eğer kazanılan parayı israf ediyor, olur olmaz şeylere harcıyorsa, maddi problemlerden erkek kadar kadın da sorumludur. Erkeğin evin geçimini sağlayabilmesi ve kadının da tasarruflu olması, evliliğin sağlığı için önem taşımaktadır. 
  • Aldatmalar: Bu durum, iki taraf için de geçerli. Eğer kişi evliliğinden mutsuzsa, o kişide mutluluğu bulamıyorsa, doğal olarak bu mutluluğu dışarıda arayacaktır. Aldatanın suçlu olduğu kadar, aldatılan da o denli suçludur. Aldatılan kişi, aldatan kişiyi mutsuz etmiş, ona sevgi verememiş, sorumluluklarını yerine getirememiş ise, bu da aldatılan kişinin suçudur. Bunun yolu hemen boşanmak olmamalıdır. Aldatılan kişi, neden aldatıldığını karşısındakine sormalıdır. Eğer kendisinde bir problem varsa, bunu düzeltmeye çalışacağına ilişkin, karşı bireyi ikna etmelidir. Sonuç olarak, aldatmak ve aldatılmak insanı sorumluluktan kurtarmaz. 
Bu nedenler arasında aslında hepsinin tek bir özeti var; "Sorumluluk". Sorumluluk hayatımızda olduğu gibi, evliliklerde de önemli bir noktadır. Nasıl hayatımızın her alanında sorumluluklarımız varsa, evlilikte de aynı şekilde sorumluluklarımız vardır. Hayatta ve evlilikte başarılı olmanın en önemli yolu ise, sahip olduğumuz sorumlulukları yerine getirmektir. Kişiler, kendilerine karşı sorumlu oldukları kadar karşısındaki insanlara karşı da sorumludurlar. Karı-koca bu bilinçle hareket etmelidir. 

Bu yazımda elimden geldiği kadar, boşanma nedenlerinin bazılarını ve çözüm yollarını sizlerle paylaşmaya çalıştım. Gerçekten, boşanmalar her yıl katlanarak artıyor ve ülkemizin en önemli kurumu olan ailelerin dağılması, hem ülkemize hem de milletimize ciddi zararlar veriyor. Bize düşen, evliliklerde boşanmayı en son çare olarak düşünmek, birbirimizi tamir etmek ve her şeye rağmen birbirimizi sevebilmektir. Çocukların anne ve babaya ihtiyacı olduğunu unutmayalım. Nasıl bir insan tek bir akciğerle yaşayamaz, işte çocuklar da anne ve babadan ayrı olarak yaşayamaz. 

Ben bu yazıyı, kendimden pay biçerek yazdım aslında. Çünkü, annem ve babam boşandığında ağır psikolojik sorunlar yaşadım. Başkalarının da yaşamasını istemiyorum.Bu yazımı da okuyan anne ve babalar, umarım bu yazdıklarımdan kendilerine örnek alırlar.

Bu yazıyı beğendiyseniz, +1 tuşuna basmayı ve yazılarımı kaçırmamak için, bloğumu takip etmeyi unutmayın. Blogta yer alan Google Reklamları'na da tıklamayı ihmal etmeyin.

İlgi ve alakanız için teşekkür ederim.
Kaan Akalın


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder