if(window.location.href == 'https://kisiselyazilarimkaan.blogspot.com' || window.location.href == 'https://kisiselyazilarim.blogspot.com' ) { window.location="https://kisiselyazilarimkaan.blogspot.com"; } Kişisel Yazılarım

9 Ekim 2016 Pazar

15 Temmuz Darbe Girişimi Hakkında

     Hepimizin yaşadığı o kara geceye bir bakalım. 
 Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın çağrısıyla, milyonlar sokaklara döküldü. Bu darbe girişiminde birçok vatandaşımız şehit ve gazi oldu. Şimdi darbenin ne demek olduğuna ve nasıl olduğuna bir bakalım. 

Darbe Nedir?
  Darbe, ülke yönetimini saf dışı bırakmak suretiyle askerler tarafından ülke yönetimine el konulmasıdır. Bu şekilde ülke en az 10 yıl geriye gitmektedir. Darbede amaçlanan olay, yönetimi devirerek, yerine başka bir hükümet getirmektir.

Daha Önce Yapılan Darbe Girişimleri

  Daha önce de 1980'lerde yaşanan Kenan Evren darbesi, bunun en güzel örneğidir. O gün yaşanan darbe teşebbüsünden önce, her yerde sağ-sol çatışması baş gösteriyordu. Sokaklarda terör estiriliyor, bunun zararını da yine en çok masum insanlar görüyor. Yaşanan 1980 darbesiyle, darbeye karşı direnen milyonlarca masum insan öldürülmüştü. Ama bu darbenin amacı terör değil, bu sağ-sol çatışmasına son vermekti. Yani Kenan Evre-nin bu darbeyi yapmaktaki amacı, ülkeyi bölmek veya işgaline sebep olmak değildi. Ama a-macı her ne olursa olsun, yapılan darbeler devlete ve millete büyük zararlar vermektedir. 

  Ancak 15 Temmuz'da yapılan darbe teşebbüsü, tamamen ülkeyi bölme amaçlıydı. Hatta iş-gal kuvvetleri planlarını çoktan yapmıştı. Fetö denilen örgütün gerçekleştirdiği bu terör sal-dırısında bir sürü masum vatandaş hayatını kaybetti. Bu terör olaylarının arkasında Amerika Birleşik Devletleri'nin olduğu belirtildi. Bu fetö mensuplarının tüm devlet dairelerinde bulun-duğu ve hatta cumhurbaşkanının baş korumasının da fetöcü olduğu ortaya çıktı. Bu kez yapılmaya çalışan darbe girişiminin hiçbir iyi niyet taşımadığı ortadadır. Kısacası bu yapılan darbe girişimi, aslında işgal girişimidir. Girişimin ne kadar ağır bilançoya mal olduğunu bili-yoruz.

  Bu Darbe Girişimi Bir Tiyatro muydu?
 Şimdi 15 Temmuz'da yaşanan bir darbe girişiminin tiyatro olması demek, cumhurbaşkanın kendi halkını öldürmüş olması demek değil mi? Madem bu bir tiyatro, neden Recep Tayyip Erdoğan'ı öldürmeye kalktılar? Bu darbe girişimi bir oyun ise, o zaman Recep Tayyip Erdoğan'ın fetö ile işbirliği yaptığı anlamına geliyor. Recep Tayyip Erdoğan bu darbeyi yapacak kadar zalim olsaydı, 12 sene boyunca iktidarda kalamazdı ve cumhurbaşkanı ola-mazdı. Kısacası bu darbe girişiminin asla tiyatro olmadığı ortadadır. Zaten bir sürü insanın da ölmesi, bu darbe girişiminin tiyatro olmadığını kanıtlar niteliktedir. 

  Halkımız 15 Temmuz'da sokağa çıkmasaydı ve o darbe girişimi başarılı olsaydı, şunlar olabilirdi:
  • Sokağa çıkma yasağı uygulanırdı. Kafayı dışarı çıkaran ya tutuklanır, ya da öldürülürdü. 
  • Ölü sayısı çok daha fazla olurdu. Her direniş gösteren, öldürülürdü. 
  • İnternet, telefon ve televizyon bağlantıları kesilirdi. İnsanların haberleşebilmesi engellenirdi. 
  • Dış güçler işgal planlarına başlarlardı. Başta Amerika, Rusya, İngiltere toprakları paylaşmaya başlarlardı. 
  • Ülke en az 50 yıl geriye giderdi. 
  • İnsanların banka hesaplarındaki paralarına el konulurdu. 
  • Türkiye'de iç savaş çıkar ve genel bir kaos egemen olurdu. Kısacası Suriye'den farkımız kalmazdı. 


 Bu saydıklarımın darbe girişiminden çok işgal girişimine girdiği çok açıktır. Kısacası bu darbe/işgal girişimi başarılı olsaydı, Türkiye Cumhuriyeti'nin varlığından söz edilemezdi. Bu darbe girişiminin başarısız olması bize pekçok şey kazandırdı:
  1. Birlik/beraberlik tekrar güçlendi.
  2. İnsanlar siyasi görüşlerini bir tarafa bırakarak, sadece vatan için mücadele ettiler.
  3. Vatan sevgimizin ne kadar güçlü olduğunu kanıtladık.
  4. Teknoloji değil, iman kazandı. Türk milletinin imanı en büyük silahıdır. Bu da darbe girişiminin engellenmesinde etkili oldu. 
  5. Kimin dost/düşman olduğu ve bu terör olaylarının arkasında kimin olduğunu öğrenmiş olduk. 

İlgi ve alakanız için teşekkür ederim. 
Siz de yorumlarınızla görüş ve düşüncelerinizi belirtebilirsiniz. 
Lütfen destek için Google Reklamları'na tıklamayı unutmayalım. :)

Kaan Akalın


8 Ekim 2016 Cumartesi

Kadınlar mı Daha Çok Konuşur, Erkekler mi?

Kadınlar kuşkusuz ki, konuşmaya başladığı zaman, en az 30 dakika ve hiç susmadan konuşma potansiyeline sahiptir. Konuşmaya başladıkları zaman, kronometre tutun. Ve susmasını bekleyin. Kuşkusuz, kronometre bozulacaktır. Kadınlar bir araya geldiği zaman, en fazla sesi çıkan varlıklardır. Üstelik seslerinin ayarı da yoktur, bağırarak konuştuklarında konuşma ortamında baskı kuran genelde kadınlardır. Bağırarak ve sürekli konuşmaları, insanda sinir, stres ve asabiyetin artmasına sebep oluyor. Kadınlar konuştuğu zaman, erkekler kulaklık taksa faydalı olacaktır. Çünkü kadın hiçbir zaman susmaz. Konuştukça daha çok konuşur. Konuşmasının sınırı yoktur. Ayrıca bu çok konuşmalarının asla yaşı yoktur. Mesela benim anneannem 70 yaşında olmasına rağmen, hiç yorulmadan konuşuyor. Bazen anneannem bu yaşta böyleyse, genç iken dedeme neler çektirdiğini hiç bilemiyorum. Erkekler genellikle sus pus olurlar. Kadınların karşısında kalkanları yoktur. İş stresi yetmiyormuş gibi, bir de kadın stresi de üstümüze ekleniyor. Ben yazmayı ne kadar seviyorsam, kuşkusuz kadınlar da konuşmayı o kadar seviyor. Her zaman konuşmayı adet haline getirmiş bu canlılar, bazen insanı canından bezdirebilir. Annem, anneannem ve teyzem bir araya geldiklerinde yüksek sesten bazen başım ağrıyor. Ama bu sürekli olan bir şey olduğu için, insan alışıyor zamanla. Kadınların konuştuğu kelime günde örneğin 150.000 kelime iken, erkekler sadece 85.000 kelime ile sınırlı kalıyor. Ve nedense şiddet uygulayan hep erkekler oluyor. Erkekler halbuki hiç susmayan bir çenenin gazabına maruz kalıyor. Sürekli konuşan ve bağıran canlı olan kadın, erkeğe şiddet uygulamıyor, adeta işkence ediyor. Bunun böyle olduğu bilim adamları tarafından da ispatlanmıştır. 

Ben sürekli konuşan biri değilim. Yerine göre, ortamına göre ve insana göre konuşurum. Boş ve çok konuşmaktan nefret ederim. Araştırmaktan, öğrenmekten hoşlanırım. Ama kadınlar konuşmaktan su bile içmeye vakit bulamıyor. :)

Rüyalar Hakkında

Rüyalar Hakkında

Rüyalar, her gece gördüğümüz ve bilinçaltımızdan kaynaklanan bir takım olaylar dizisine deniyor. Kimilerine göre rüyalarımızda ruh bedenden ayrılıyor, yani yarı ölüm deniyor. Kimilerine göre ise rüyalar zihnimizin bilinçaltından ürettiği bir takım oyunlardır. Bilim adamlarına göre herkes, her gün rüya görüyor ve bu gördüğü rüyaların sadece %1'ini hatırlayabiliyor. Ancak ne bilim adamları, ne filozoflar, ne de psikologlar rüyanın tam anlamı ile ne olduğunu çözebilmiş durumda değil. Rüyalar insanlığın başlangıcından itibaren, araştırma konusu olmuştur. Günümüzde her türlü teknolojik imkana rağmen, rüyanın ne olduğu, nelerden beslendiği tam olarak açıklanamamıştır. Bu rüya denilen olayların nasıl ve neden kaynaklandığı merak konusu olmuştur.  

Rüyalar Gelecekten Haber Verebilir mi? 
Rüyalar kimi zaman, görüldüğü şekilde aynen gerçekleştiği biliniyor. Atıyorum rüyasında araba kazası geçiren bir kişi, ertesi gün veya daha sonraki zamanlarda aynı kazayı gerçekten geçirebiliyor. Rüyalarımız gerçekten de kimi zaman ders verici nitelik taşırken, kimi zaman da gelecekten haber veren bir olaylar dizisi olabiliyor. Rüyalar gerek anlamıyla, gerekse olaylarla gelecekten haber verebiliyor.  

Rüyalarımız bize gelecekten haber verebilmekle beraber, aynı zamanda başımıza kötü bir şey gele-cek ise bizi uyarıyor. 


Gördüğümüz Rüyaların %95'ini Unutuyoruz
Bilimadamlarının son zamanlarda yaptığı araştırmalara göre, hepimizin rüya gördüğünü ancak sadece %5 gibi bir kısmı hatırlayabiliyoruz. Üstelik bu %5'lik kısım ise sadece, 1-2 saniyelik rüyalardır. Kişiler uyanmaya yakın gördüğü rüyaları daha iyi hatırlıyor. 

Rüyalar Ne Kadar Zaman Alır?
Gördüğümüz rüyaların bütün uyku zamanımız aldığını düşünsek de, bilimadamlarının söylediklerine göre, gördüğümüz rüyanın maksimum süresi sadece 5 saniyedir. Bu 5 saniye "Ram Uykusu" denilen bir uyku döneminde görülen rüyalar, sanki bize bütün uyku sürecinde gördüğümüz rüya gibi geliyor.

Kısacası görülen rüyaların tam olarak ne olduğu henüz tespit edilebilmiş değil. Rüyalar insanlık tarihinin başlangıcından itibaren halen tam olarak çözülemedi. Bizim bilmemiz gereken şey ise hepimizin rüya gördüğü, bu rüyaların sadece %5'ni hatırlayabildiğimiz ve sadece 5 saniye sürdüğüdür. Ama rüya halen cevap verilmesi gereken, önemli bir sorun! 

Yazılarımın devamı için, beni takip etmeyi unutmayın.
İlgi ve alakanız için teşekkür ederim. 
Kaan Akalın